Kalabalık şehirde ıssız bir sokaktayım.Takım elbiseli zengin adamlar , güzel kokulu bakımlı kadınlar var yanımdan geçerlerken fark ettiğim. Yürüyorum öylece nereye gittiğimi bilmeden ve nereye gideceğimi düşünmeden .Nefes alıyorum da yaşıyor muyum bilemiyorum.Caddenin sonunda ki parlak lambanın altında susuz bir çeşme fark ediyorum .Yüreğimde bin çiçek açıyor .Avuçlarım sevgiyle dolup taşıyor .Sonbahar güneşi gibi gözlerimi kamaştırıyor .Sonra ağaçlar görüyorum biz güzel şeyler düşünelim diye yemyeşil oluvermişler.Şimdi karşımda şelalelerde alabildiğince hırçınlaşan ,durgun sularda ise süzüle bildiğine kadar süzülen uysal martılar görüyorum.Sıradanlığın sınırları darmadağın edilirken gözümün görmediği ,kulağımın duymadığı ertelenmişlikler fark ediyorum .Yapmacıklığın sahte dünyasını teğet geçerken boğuluyorum.Ben uzun zamandan beri sürdüğüm bir alışkanlıkla kıyıdan gidiyor ,karanlıklara bakıyorum.Çok iyi bildiğim karanlık sularda bile tek tük uyuşmuş mercan balıkları görüyorum .Ertelediklerime endişeleniyorum .Artık zamanı gelmiş olmalı ve ben ertelenmişliklerimi itiraf ettiğim bir şölen düzenlemeliyim diyorum .Her şeye rağmen zırhım kurşun geçirmiyor .Her şeye ve herkese rağmen ayakta kalabiliyorum .Bu ayakta kalışları da inandıklarıma yormalıyım. İnanmak güzel şey , hayal kurmak , ümit etmek …Hayal kırıklıklarından bahsetmeyeceğim .Şöyle nefesimi kesen güzel dakikalar geçireyim istiyorum . Kafamda canlı bomba var korkuyorum . Oysa her şeye rağmen keyifli bir gündü hiç yoktan lavanta,menekşe ,papatya kokuları eşliğinde boğuluyordum bu iyi bir teselli..