2014 yılında Rusya'nın Kırım'ı tekrar ilhak etmesi üzerine bozulan Ukrayna - Rusya ilişkileri ve çatışmaların beraberinde getirdiği gerilimler, Karadeniz bölgesinde Türkiye'nin de yakından şahit olduğu ve müdahil olmak durumunda kaldığı bölgesel bir sorundur.
Nitekim Rusya bir Sovyet geleneği olan yayılmacı ve tehditkar politikasını sürdürmektedir. Donbas sınır hattında bir süredir var olan gerilim hat safhaya çıkmış ve Küresel politikanın dikkatini çekmiş durumdadır. Ukrayna, Rusya'ya karşı NATO'dan destek istemiştir. Özellikle iki tarafla da diplomatik diyalog kuran Türkiye bir NATO ülkesi olarak iki ülke arasında arabulucu tavır sergilemiştir. Öncelikle Türkiye'nin Ukrayna ordusuna sağladığı askeri teçhizat, Siha ve Bayraktarlar ile bir bakıma Ukrayna daha özgüvenli ve temkinli hareket etmektedir. ABD mevzunun ilk gününden beri Ukrayna'ya desteğini ifade etmiştir. Bu anlamda ABD ve NATO ekseninde Ukrayna sahiplenilmiştir ve Güçlü Rusya karşısında dengeleme politikası gerçekleşmiştir.
Tarih boyunca Karadeniz'e ve Sıcak sulara inme hayali Rusya'nın belirttiği ve istediği bir durumdur. Tarihte bir çok kez Kırım'ın hakimiyeti el değiştirmiştir. Rus imparatorluğu, Sosyalist Ukrayna Devleti ve Osmanlı Devleti uzun yıllar Kırım'ı yönetmiştir. Ancak dost olarak yaklaştığı her devletin topraklarından ve sahip olduklarından talepte bulunan ve planlar yapan Rus geleneği Kırım'ı da bu bakışıcısı ile ilhak etmiştir. Bu hukuksuzluğun ve yayılmacılığın önü kesilmelidir. Türkiye bu konuda ilk günkü duruşu ile Ukrayna'yı desteklemektedir. Kırım, Türkiye için Ukrayna'ya aittir. 21. yy. henüz büyük savaşların olmadığı ve Uluslararası Sistem içerisindeki mevcut düzenden memnuniyet duyulduğu bir haldedir. Bu denge ve düzenden Küresel Güç Devletler hoşnut olduğu sürece köklü bir sorun var olmayacaktır.
Sonuç olarak Karadeniz Bölgesi gerek Türk boğazları gerek jeopolitik anlamda stratejik bir konumdur. Ve Rusya'nın Kırım'ı hukuksuzca ilhak etmesi kabul edilemez bir durumdur. Türkiye'nin iki ülke arasında arabulucu rolü ile bölgesel ve küresel sorunlar üzerinde söz hakkı olduğu görülmektedir. Türkiye, sınırlarında sorun ve çatışmalar istememektedir. Ve kurduğu diplomasi ağı ile ilişkilerini geliştirmeye, bölgede proaktif çözümler üretmeye devam etmektedir.