Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
Karanlığım Ol 10.Bölüm - Sözümoki
27 Şubat 2022, Pazar 17:05 · 296 Okunma

Karanlığım Ol 10.Bölüm

Gurur'un vurulmasının ardından neredeyse iki ay geçmiş, sular durulmaya başlamıştı. O günden sonra Özgür Nil ile barışmış İzmir'e ailesinin yanına yerleşmişti.

Her iki tarafın da iyice düşünmesi ve ani kararlar vermemesi gerekiyordu.

Alparslan'ın verdiği emirle kokteyl hazırlıkları tüm hızıyla sürüyordu. Nil, Nehirle birlikte odasında oyun oynuyordu. Alparslan kapıyı usulca açıp pervazına yaslandı.

''Bana da oyununuzda yer var mı küçük Karahanlar?'' Gülerek yıllardır hayalini kurduğu o anı canlı canlı izliyordu.

Nehir babasının sesini duyunca elindeki oyuncakları fırlatıp Alparslan'ın bacağına sarıldı. Hep kızlar babalarına aşık olur derlerdi ama Alparslan inanmazdı.

''Var babacığım hadi gel evcilik oynuyoruuuz.'' Küçük kız sevinç nidaları atarken Nil buruk bir gülümsemeyle olanları izliyordu. Onları her böyle gördüğünde Alparslan'ın dediği kelimeler geliyordu aklına.

''Ailemizi sen mahvettin Nil. Hayatımızı, mutluluğumuzu sen mahvettin. Seni affedebilir miyim inan bilmiyorum..''

Nil de böyle olsun istemezdi. Her ne yaptıysa onlar için yapmıştı. Ne kadar üzgün olsa da asla pişman değildi. Bu durumu düzeltecekti. Her ne pahasına olursa olsun.

Alparslan kızının yanına oturdu. Nehir babasına oyuncak fincanı uzatırken Nil'e de aşkla bakıyordu.

''Anne oynamak zorundasıııın.''

Nil kızının bu mızmız hallerine gülerek baktı.

''Dayanamyoruum''

Nehir hemen annesine baktı.

''Hayır anneciğim kaçamazsın.'' Nehir Alparslan'ın kolunu büyük bir çaba sarf ederek kaldırıp Nil'in omzuna attı.

''Anne babalar böyle durur. Biz de Çınarla evcilik oynarken böyle duruyoruz.''

''Çınar kim lan?!'' Alparslan kaşlarını iyice çatmıştı. Kızının bu büyümüş tavırlarına sinirle bakıyordu. Bu kız şimdiden böyleyse ileride kim bilir neler olacaktı.

Nehir babasının sert tavrına karşı koşarak Nil'in koynuna girdi. Alışkın değildi tabii. Ürkek bir ceylan gibi bakıyordu Alparslan'a. Tıpkı annesi gibi.

''Hadi annen seni hazırlasın akşam baloya gidiyoruz.''

''Prenses balosuna mıııı!''Nehir'in tüm korkusu geçmiş heyecanla bakıyordu.

''Evet, prens ve prenses balosu. Geç kalanı almıyorum ona göre.''

Alparslan odadan çıktığında Nil ve Nehir hazırlanmaya başlamıştı.

Su, aynanın önünde durmuş giydiği kırmızı elbisenin asaletine kaptırmıştı kendini. Bu hayata da bu şatafata da alışması uzun sürecek gibiydi. Boynunda parlayan kolyesini tuttu avuçlarında. Babasından kalan son hediyeydi. Derin bir nefes alıp o anı hatırladı.

Geçmiş

''Su'yum. Prensesim.''

''Babaaaam.'' Diyerek koşup atladı yoldan yeni gelen babasına.

Babası kaptan olduğu için sürekli sefere giderdi. Geriye de babasının özlemi kalırdı Su'ya.

''Bu sefer bana ne getirdiiin?'' heyecanla babasının ellerine baktı.

''Prensesime çok yakışacak bir şey getirdim.'' Diyerek cebinden tek bir tane incisi bulunan kolyeyi çıkardı. Su ağzı açık bir şekilde kolyeye bakıyordu.

''Bunu sen mi buldun baba?''

''Denizin eeen derinlerinden benim denizkızım için çıkardım. İnciler denizlerin en görkemli taşlarıdır. Sen de benim en görkemli inci tanemsin.''

Su boynundaki kolyeyi tuttu.

''Hiç çıkarmayacağım baba söz veriyorum.'' Diyerek sarıldı babasının bacağına.

''Seni hep seveceğim inci tanem..'' kızının saçlarını öptü uzunca.

Birkaç gün sonra babası yeniden sefere çıkmıştı. Su şimdiden babasından ne isteyeceğini planlamaya başlamıştı bile.

Kapı ard arda çalınmaya başlayınca annesi koşup kapıyı açtı.

''Buyurun kime bakmıştınız?''

Kapıda üniformalı adamlar vardı. Su kafasını odasının kapısından hafifçe çıkarıp adamları dinledi.

'İlker Aktaş'ın evi mi?''

''E-evet eşiyim buyurun?'' annesi korkmaya başlamıştı.

''Başımız sağ olsun. İlker'in ve diğer mürettebatın bulunduğu gemimiz dün gece saatlerinde alabora olmuş. Hiç kimse kurtulamadı..'' adam şapkasını kafasından çıkarıp önünde tuttu. Diyecek söz yoktu.

Su duyduklarıyla yutkunmakta zorlanıyordu. Aldığı nefes o küçük yaşta o küçük bedende göğsünü yırtarcasına acı veriyordu.

Yatağına uzanıp eline babasının resmini aldı. Sıkıca sarılıp öptü babasının resmini.

''Seni çok seviyorum baba, seni çok seveceğim..''

Günümüz

Bera'nın omzuna kondurduğu narin öpücükle irkildi Su.

Dolmuş gözlerini hızlıca sildi.

''İyi misin inci tanem? Bir problem mi var?'' Bera telaşlı gözlerle bakıyordu sevdiği kıza.

Su duyduğu kelimeyle bakakaldı Bera'ya. İnci tanem..

Babasından sonra ilk kez birisi ona söyle hitap ediyordu. Bera'ya sarılıp başını boynuna yasladı.

''Sana aşık olmama yardım et Bera. Sana aşık olmama yardım et...''

Kokteyl başlamış Su ve Bera Nehir'i alıp bahçeye inmişti.



Nil koridorda ilerlerken Alparslan'ın sinirle söylendiğini duydu.

''Sikeyim kravatını da düğmelerini de!''

Gülerek baktı kendi kendine sinirden kuduran adama.

''Yardım lazım mı?''

Alparslan bakışlarını ceylan gözlüsüne çevirdi. Bu kadının bu kadar güzel ve alımlı olması aklını başından alıyordu. Ne olurdu biraz çirkin olsa. Ya da hala onun olsa..

''Olur.'' Diyebildi sadece.

Nil yaklaşıp yakasını düzeltti. Ardından parmaklarını Alparslan'ın boynunda gezdirdi. Bu dokunuş kor bir alev gibi yakıyordu Alparslan'ın tenini. Ya Nil'in teninde kavrulacaktı teni ya da cehennemin ateşinde.

''Sana dokunmak istiyorum Alparslan.'' Yutkundu. ''Senin karanlığında saklanmak istiyorum, senin karanlığın olmak istiyorum.'' Usulca yaklaştı Alparslan'ın dudaklarına.

Kalbi ritmini çoktan değiştirmiş, onun kalbinin ritmine ayak uyduruyordu.

''Yeniden senin olmak istiyorum, yeniden sana ait.'' Dudaklarını Alparslan'ın dudaklarına sürttü.

Bu yakınlık zaten onu deli ederken bir de bu dokunuşlar aklını yitirmesine sebep oluyordu.

''Nil, sen o şansı çoktan kaybettin yüreğim.''

''Ama hala yüreğim diyorsun bana. Eskisi gibi..'' bir umut baktı o katran gibi kara gözlerine. Belki bir ışık parıldardı. Nili kalbinde isteyen bir ışık.

''Nil artık seni istemiyorum. Nil Sahra dönemi benim için tamamen bitti. Artık evimde çalışan bir kadın kadar bile değerli değilsin!''

Alparslan'ın sinirle söylediği bu cümleler Nil'in kalbini delip geçen bir ok gibi saplanmıştı adeta.

Evet, hata yapmıştı, evet pişmandı ancak onu sevmeyi hiç bırakmamıştı. Her şey onun içindi aslında..

O ceylan gözlerinden süzülen yaşların ardı arkası kesilmiyordu. Şu lanet dudaklarını açıp 'Ben seni korumak için yaptım Aptal! Ölecektin!' demek istiyordu ama yapamıyordu.

Usulca kafa sallayıp odadan ayrıldı.

Alparslan'ın söyledikleri daha yeni yeni kafasına dank ediyordu. Bir küfür savurup duvara yumruğunu geçirdi.

''Sokayım senin gururuna Alparslan, SOKAYIM GURURUNA!'' bir yumruk daha attı duvara. Bir tane daha. Ve bir tane daha...

Kendini toparlayıp bahçeye indi. Gözleri o ceylan gözleri arıyordu. Onu heyecanlandıran o gözleri..

Nil, bir kenarda durmuş elinde tuttuğu gül rengi şaraba bakıyordu. Duyduklarına inanmak istemiyordu. Onu kendinden bile çok severken bunlar olmamalıydı.

Alparslan gelen misafirlere selam verirken gecenin sonunda Nil'den özür dileyip onu affettiğini söyleyecekti. Bu yaşlı kalbi daha fazlasına dayanamıyordu.

Yanına gelen kızını kucağına aldı.

Küçük varisi neredeyse herkesle tanıştırmıştı. Bir ilk yaşanacaktı. İlk kez ilk varisleri kız olacaktı. Farkında olmadan yeni bit devir başlatmıştı Alparslan. Aynı babası gibiydi Nehir. Somurtkan, güzel ve asabi..

Her ne kadar bedeni burada olsa da aklı Nil'deydi.

Bera balkonda bir hareketlilik gördü. Kulaklarını o aşinası olduğu ses ve ardından silah sesi doldurduğunda kafasını hızlıca kaldırdı.

''DUR!'' koşarak merdivenleri tırmanıyordu. Dudaklarından sürekli 'Dayan Su, ne olur dayan geliyorum' cümlesi dökülüyordu.

Balkona geldiğinde yerde yatan teni elbisesiyle aynı renge boyanmış Su'yu gördü. Aklını yitirmek üzereydi.

''Aç gözlerini bebeğim. Yalvarırım aç şu gözlerini!'' bu cemiyetten bu yüzden nefret ediyordu. Silahlardan bu yüzden uzak duruyordu...

Su'yu yavaşça kucağına aldı.

''Sana kırmızı hiç yakışmıyor güzelim. Sen bana aitsin.''

''Aç şu gözlerini yalvarırım..''

Merdivenlerden hızlıca inerken herkes ne olduğunu anlamadan etrafa bakıyordu.

Herkesin kulaklarını o güçlü ve acı dolu ses doldurdu..

''DAYAN SU,DAYAN..''

Tüm hızıyla hastaneye gelmiş Su'yu doktorlara teslim etmişti.

Alparslan Bera'nın yanına gelip sarıldı.

"Yarası o kadar derin değil endişelenme ." bugüne kadar kardeşini üzen her durumu ortadan kaldırmıştı. Bunu da kaldıracaktı. Bakışları koridorda turlayan Nil'e kaydı.

Kardeşim dediği kız şuan içeride ölümle burun buruna gelmişti. Böyle durmak canını sıkıyordu. Kardeşini ve sevdiğini böyle görmek canını yakıyordu.

Kolundan tutup çekti sarıldı Nil'e de .

Şimdi bir yanında canı bir yanında da cananı vardı.

Geriye sadece beklemek kalmıştı, uzun uzun beklemek...

Doktor ameliyathaneden çıktığı anda hepsi ayaklandı.

"K-Karım nasıl. Karım nasıl doktor!" kendine hakim olamıyordu.

"Hayati tehlikesi yok. Kurşunu çıkardık. Birkaç gün gözlem altında kalması gerekecek. Geçmiş olsun." Diyerek uzaklaşacakken Nil doktoru durdurdu.

"Peki ya bebek? Bebek nasıl?"

Alparslan ve Bera Nil'in söylediği şeyler karşısında donup kalmıştı.

"N-ne bebeği abla? Yoksa Su h-hamile mi?" ne hissedeceğini bilmiyordu. Üzüntü ve korku vücudunu ele geçirmişken şimdi de hiç bilmediği bir duygu yayılıyordu vücuduna. Babalık duygusu...

"Bebek de gayet iyi. Birkaç saat içinde hastayı görebilirsiniz. Tekrardan geçmiş olsun." Diyerek oradan ayrıldı.

Nil gülerek karşısında duran iki şaşkın adama bakıyordu.

"Evet ufaklık Su hamile. Aslında bugün sana bunu söyleyecekti." Gülerek Alparslan'ın kolunun altına girdi.

"Ben baba mı oluyorum yani? Abi ben baba oluyorum?" ellerini saçlarından geçirip abisine bakıyordu.

"Baba oluyorsun eşek herif." Kardeşinin bu hallerine gülmeden edemedi. O bu anları yaşamamış olsa da kardeşi yaşıyordu. Buna değerdi.

Bera etrafa bakınmaya başladı.

"Hayır Bera hayııır." Gülerek kulaklarını kapattı Nil.

Alparslan'ın 'Ne oluyor lan.' Demesine kalmadan Bera'dan o sevinç nidaları yükseldi.

"BABA OLUYORUM MİLLET, BABA!"

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Futbolcu dendiğinde ilk aklına kim geliyor?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.