Nil koşarak Gurur'un odasına çıktı. Kapıyı açınca yatağın ortasındaki titreyen bedeni fark etti.
"Gurur." diyerek yanına gitti hızlı adımlarla.
Aptal adam o üstüyle yatmıştı. Tam onu azarlamak için bir şeyler diyecekken ağladığını fark etti. İşte şimdi Nil'in de içi yanıyordu. Yıkılmaz dağı yıkılmıştı, sarsılmaz beden uykusunda ağlıyordu.
"Ölme anne yalvarırım ölme. Sen de beni bırakma." dedi Gurur.
Nil biliyordu eğer Gurur böyle şeyler diyorsa ateşi vardı.
Elini alnına koydu. Koyması ile çekmesi bir olmuştu.
"Alparslan kalk gözünü seveyim yanıyorsun" diyerek okşadı saçlarını.
Gurur gözlerini açmaya çalışarak güldü. 'Gülüm sen mi geldin?' diye sordu.
Nil, Gurur'u kaldırmaya çalışarak "Kalk hadi bak çok ateşin var." dedi Gurur'un verdiği cevap ile Nil darmaduman olmuştu.
"Ölmek istiyorum gülüm." dedi bitmiş sesi ile.
"Kes sesini kalk hemen!" diye azarladı Nil. Neler diyordu bu adam böyle.
"Git Nil git ve kurtul..." Gurur içinden gitmeni istemiyorum diye yalvardı.
Nil, Gurur'a banyo yaptırdıktan sonra onu temiz yatağa yatırdı. Gurur, yastığa sarılarak yüz üstü yatınca Nil'in gözleri Gurur'un sırtına takıldı.
"Yüreğim" diyerek oturdu yanına. Elini sırtında gezdirdi.
"Çok mu yaraladılar seni?" sırtını öpmeye başladı.
Nil'in dokunmaya kıyamadığı bedende şimdi kurşun izleri ev sahibiydi.
"Sırtım değil kalbim ağrıyor gülüm." İşte Nil'in buna vereceği bir cevabı yoktu.
"Özledim seni" dedi Gurur Nil'e gülerek bakarak. Nil'de gülmesine gülerek karşılık verdi.
"Ateşin olduğu için böyle diyorsun biliyorum."
"Madem ateşim olduğu için böyle diyorum o zaman seni çok sevdiğimi de söyleyeyim." Güldü. Bu dediği ile Nil'in eli ayağına dolaşmıştı.
"Sen yat bende çorba yapayım sana." diyerek kalkacakken 'İstemiyorum yat' dedi Gurur. Nil kalkmak için hamle yapacakken Gurur kafasını Nil'in boynuna koydu. Nil olduğu yerde kalakalmıştı.
"Çok sevdim biliyor musun? Seni, annemi, oğlumuzu' dedi gülerek ölen oğullarını çok özlemişlerdi.
Usulca kapattı gözlerini Nil.
Nil gecenin sessizliğine aldırış etmeden Alparslan'ın evine koştu. Sevdiğine yaklaştı adım adım...
Kapıyı çalıp beklemeye başladı. Her bekleyişte kalbi ağzında atıyor heyecanına engel olamıyordu.
19 yaşında hayatındaki tüm taşlar yer değiştiriyordu. Bundan asla pişman değildi. Yine olsa yine yaparım diye geçirdi içinden.
Alparslan uykulu bir şekilde kapıyı açıp gecenin bu saatinde gelen Nil'e baktı.
"Hayırdır gülüm abin mi bir şey yaptı?" kapıyı kapatıp kollarını Nil'e sardı.
"Alparslan oldu."
"Ne oldu Nil çatlatma insanı!" karşısındaki kız sustukça aklından bir sürü sahne geçiyordu.
"Baba oldun. Hayalindeki gibi bir ailemiz olacak. Bebeğimiz olacak." Gülerek ellerini tuttu Alparslan'ın.
Alparslan duydukları ile ne yapacağını bilemedi. Öylece Nil'in yüzüne bakıyordu.
"Aha gitti adam. Alooo Alparslan burada mısın?" gülerek elini Gurur'un gözlerinin önünde salladı.
"Bebeğimiz oluyor gülüm." Şaşkın şaşkın yüzünü avuçları arasına aldı.
"Hadi canım ciddi misin?" gülerek Gurur'a baktı. Onu ilk kez bu kadar şaşkın ve savunmasız görüyordu.
Her şey çok güzel olacak diye geçirdi içinden. Bu adam artık çok mutlu olacak diye düşündü.
"Dalga geçme benimle." Nil'i kucaklayıp döndürmeye başladı.
İçi içine sığmıyor var olduğunu bilmediği duyguları ardı ardına yaşıyordu.
Yavaşça yere indirip alnını öptü uzunca.
"Sana ve bebeğimize iyi bir hayat sunacağıma söz veriyorum gülüm." Kollarını Nil'e sarıp kokusunu içine çekti.
Nil hatırladığı geçmiş ile göz yaşlarına hakim olamamıştı.
"Git Nil, git ki nefes alasın" diyerek dikleşti. Ardından Nil'i bıraktı
Verdiği sözü tutamamıştı. Oğlunu da karısını da koruyamamıştı. Nil ağlayacağını anlayınca hızla kendi odasına gitti.
Gurur uzanıp ısrarla çalan telefonunu eline aldı. Bir süre dinledi karşı tarafı.
"Ne!" diyebildiği sadece.
Karşıda ki adam 'Abi yok' dedi. Gurur dikleşirken 'Ne yok ne diyorsun' diye tersleri adamı.
"Abi bildiğin bebek yerinde yok Asil'in mezarı boş" dedi.
Gurur aniden ayağa fırladı.
"Ne demek boş lan! Ne diyorsun!" yutkundu sertçe.
"Abi sabah bekçi aramış mezar kazılmış diye içi boş zarf varmış. Sevdiklerini alacağım mezarda bile rahat yok yazıyormuş." konuşan adam ile iyice sinirlenmişti.
"Hemen buluyorsun hemen! Aradığımda kim olduğunu öğrenmiş olacaksın!" diyerek telefonu kapatıp üstünü giyindi.
Bir süre sonra tekrar arayarak kim olduğunu sordu. Öğrendiği kişi ile sinir kat sayısı artmıştı. 'Kapat' diyerek dışarıya çıktı. Hali yoktu ama bu yapılanı yutacak değildi.
Merdivenin tırabzanlarından tutarak aşağıya indi. Telefonundan aradığı kişinin açmasını bekliyordu. Salonuna inmesine tahmini 10 merdiven kalmışken telefonda ki kişi 'Alo' dedi
"İbo ulan ibo bekle geliyorum bekle". Diyerek inletti tüm evi.
Gurur'un bağırması ile salonda ki herkes korkuyla merdivenlere baktı. Az önce gelen Neriman hanımlar korkuyla Nil'e çevirdiler bakışlarını. Nil bir şey yok dercesine ailesine bakarken Gurur tekrar bağırdı.
"Ulan ibo ben de Karahan'sam seni o 50 cm'lik mezara gömerim!" midesine giren kramp ile iki kat olurken 'bekle' diye bağırmayı da ihmal etmemişti.
Nil karşısında iki büklüm olan adama bakarken Gurur 'Ulan oğlumu rahat bırakın be!' diye bağırdı yeniden. Can çekişir gibiydi...
Nil duyduğu ile donup kalırken ne olduğunu anlamamıştı.
"Abi ne oluyor?" diye sordu Bera. Gurur Bera'ya bakarken içeriye giren Vedat "Hazırlıklar tamam abi" diyerek Gurur'a silah uzattı.
Gurur bir eli ile karnını tutarken diğer eliyle silahı beline koydu. Ardından Bera'ya baktı uzun uzun.
"Bir şey yok ev sana emanet." diyerek dışarıya çıktı.
Özgür ayağa kalkarak Alparslan'ın peşinden çıkınca Sami bey oğluna ne kadar seslense de durduramamıştı.
Bera'da gitmek için kapıya gitmişken Hilmi kolunda tutarak Bera'yı durdurdu.
"Kardeşim kesin talimat evdesin kızlar sizde geçin." diyerek Gonca ve Müge'yi içeriye soktu. Ardından kapıyı kapattı.
"Alparslan" diye seslendi Özgür. Hızlı adımlarla peşinden gidiyordu.
Gurur dönmeden "Bende seni dövmeyi özledim ama bugün değil Özgür." diyerek minibüse bindi.
"Kavgaya gelmiyorum bırak da bende yardım edeyim." diyerek Alparslan'ın karşısına oturdu. Gurur bir şey demeden Vedat'a baktı. Vedat da öne oturunca yola çıktılar. Özgür karşısında ki adama çevirdi gözlerini. Onu o günden sonra ilk defa bu kadar çaresiz görüyordu.
Nil'in de dediği gibi yıkılmıştı.
Nil evde kendi kendini yiyordu. "Bir şey oldu kesin bana söylemiyorlar." Diye geçirdi içinden. pencerenin önünde hızla çoğalan korumalara baktı.
Gurur mezarlığa gelince oğlunun mezarına gitti. 'Asil KARAHAN' yazısını öpünce Özgür'ün de içi cız etmişti.
Gurur mezarın başına oturunca Vedat abisine baktı üzgünce.
"Abi yere oturma istersen hastasın zaten." deyince Gurur'un bakması ile susmuştu.
İlerden getirilen adam Gurur'un önüne adete fırlatılmıştı.
Ateş saçan gözleri ile önce oğlunun boş mezarına sonrasında ise önünde diz çöken adama baktı.
"Tek cevap hakkın var ibo. Oğlumun mezarı neden açık?!" diyerek belinden silahını çıkarttı.
İbo ses çıkarmadan öylece duruyordu.
"Peki anladığın dilden konuşayım ben de." diyerek namluyu İbo'nun başına dayadı.
İbo daha fazla dayanamayıp sessizliği bozdu. Dudaklarından dökülen kelimeler ile herkes şaşkına dönmüştü.
" Oğlun yaşıyor Alparslan. Onu bu mezara hiç koymadılar. Asil'i Vasili kaçırdı..."