Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
Karanlığım Ol 19.Bölüm - Sözümoki
27 Şubat 2022, Pazar 17:19 · 329 Okunma

Karanlığım Ol 19.Bölüm

"Biz...Destan olduk..."

Nil'in sayıklamaları üzerine yattığı yerden doğruldu Alparslan.

Telaşla üzerindeki battaniyeyi kenarı atıp Nil'i dürttü.

"Gülüm uyan, Nil uyan ceylan gözlüm..."

Yüzünden boynuna doğru yol alan terleri ardından ise gözlerinden akan yaşları usulca sildi.

"La havle! Nil uyansana!" ne kadar dürtse de seslense de Nil öyle derin bir uykudaydı ki Alparslan'ın hareketlerine tepki vermiyordu.

Komodinin üzerinde duran bardağı alıp yavaşça Nil'in yüzüne dökmeye başladı.

"ALPARSLAN!" aniden dikleşip ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Günaydın gülüm iyi misin?" her ne kadar gülüyor olsa da az önceki hali için telaşlıydı.

Nil Alparslan'ın kolundan tuttuğu gibi yatağa çekip sarıldı. Kafasını koynuna gömdüğü gibi gördüklerinin hafızasından silinmesini bekledi.

Usulca sardı kollarını sevdiği kadının bedenine. Saçlarına uzun bir öpücük kondurup aşığı olduğu kokusunu ciğerlerine doldurdu.

"Ne gördün de bu kadar etkilendin?"

Derin bir nefes alıp kafasını kaldırdı. Gözlerini Gurur'ın gözlerine kenetledi.

"Naz ile evleniyordun! Düğünü bastım. Yetmezmiş gibi bir de vuruldum." Kaşlarını çatmış burnundan soluyordu. Kabusu bu denli etkilemişken gerçeği kim bilir nasıl zarar verdirdi ona...

"Naz ile bir de!" gülerek Nil'i kolları arasına çekti tekrardan.

"Evet!" diyerek sığını en huzur bulduğu yere.

Gül ve Asil koşarak atladılar anne ve babalarının üstlerine.

"Anne." Asil ürkek bakışlarla bakıyordu Nil'e. Nil de şaşkın bakışlarla Alparslan'a...

"Anne abim sabah Gül dedi anne dedi baba dedi biliyor musun Daddy?" diyerek Nil'i Alparslan'dan ayırıp kolları arasına girdi.

Nil oğlunu çekip sımsıkı sarıldı. Saçlarına uzunca bir öpücük kondurup usulca yanağını okşadı.

"Annesinin paşası..." diyerek yeniden öptü saçlarını.

"Paşası..." diye tekrarlardı annesini.

Gülerek karşılık verdiler oğullarına.

"Hadi bakalım herkes kalkıyor. Akşama hazırlık yapacağız." Asil'i yataktan indirip kendisi de indi.

"Neden ki?" daha çok gömdü kafasını babasının göğsüne. Hiç ayrılmak istemiyordu kahramanından.

"Vedat abinle Gonca ablana yüzük takacağız kızım." Uzanıp hem Alparslan'ın hem de Gül'ün yanaklarından öpüp odadan çıktı.

Gonca tatlı bir telaşla annesine yardım ediyor, bir yandan da Su'nun yaptıklarını yemesini engelliyordu.

"Su valla yetişmeyecek ya!" elinde tuttuğu börekleri tekrardan tepsiye koydu.

"Ben mi yiyorum kızım yiyor!" diyerek diğer elinde duran börekleri ağzına tıktı. Su ve Bera yaklaşık iki hafta önce bebeklerinin cinsiyetini öğrenmiş küçük bir kutlama ile kızlarının gelişini kutlamışlardı.

"Günaydın kızlar ne bu kargaşa?" Nil mutfağa girerek Nazan Hanım'ın yanağından öptü.

"Gel kızım gel. Biri akşama hazırlık yapıyor biri yiyor." Gülerek didişen iki kıza baktı.

Nil uzanıp Su'nun karnını öptü uzunca. Su ve Bera ile bir anlaşma yapmış ikinci isim olarak kendi adını koyduracaktı minik kıza...

"Ben de kızları almaya gelmiştim Nazoşum. Alışverişe gideceğiz. Aslı ve Müge arabada bekliyor hadi." Diyerek Su ve Gonca'nın elinden tuttuğu gibi mutfaktan çıkardı.

Onlar da arabaya bindiklerinde Nil sürmeye başladı.

"Evlenme teklifi etmedi değil mi öküz Vedat!" diyerek Gonca'ya baktı Müge. İkizinden bu tür şeyler de beklemezdi zaten...

"Biz en son gizli gizli buluşup sarılıyorduk ne olduysa birden istedi beni. Fırsatı bile olmadı." Gülerek arkasına yaslandı.

"Sanırım aralarında en romantikleri Hilmi. Evime bir sürü çiçek yollamış." Aslı gülerek diğer kızlara baktı. Gerçekten de Hilmi onu her seferinde daha da çok şaşırtmayı başarıyordu.

"Abla Alparslan abi sana nasıl evlenme teklifi etti?!" Su karnını okşayıp yanında oturan ablasına çevirdi bakışlarını.

"Evlenme teklifi etti mi diye sorsana Su. Abim ve tekli etmek mi? Hiç sanmıyorum..." Gonca da gülerek Nil'e baktı.

"Yani evlilik teklifi sayılır mı bilemiyorum. Ama özel olduğu aşikardı." Diyerek derin bir nefes aldı. O anları hatırlayıp anlatmaya başladı.

Geçmiş

Nil özenle hazırlanmış çıkmak için dakikalarla yarışıyordu.

Bu gece arkadaşları ile anlaşmış bir gece kulübünde eğleneceklerdi. Alparslan ile de kısa bir süre önce kavga edip yollarını ayırma kararı almışlardı.

Koşar adımlarla apartmandan çıkmış kapıda onu bekleyen Güney'in yanına gelmişti.

"Sonunda be kızım! Bırakıp gidiyordum az daha. Zaten seninki de gözlerini dikmiş bana bakıyor!" diyerek sokağın başında oturan Alparslan'ı gözleri ile işaret etti.

"Artık benimki değil Güney açma bu konuyu. Ayarladın mı beni de alacaklar mı club'a?" Elbisesini düzeltip önden yürümeye başladı.

"Bir arkadaşım ayarladı. Yanında ben olduğum için sorun yok kıvırcık." Gelip kolunu
Nil'in omzuna attı.

"Deme şunu!" sinirle kolunu omzundan itti.

"O dediğinde kızmıyorsun?" gülerek yine kolunu omzuna attı. Küçüklükten beri bu kızı sinir etmeye bayılıyordu.

"Çünkü o Güney." Alparslan'ın bakışlarını üzerinde hissediyordu.

Her ne kadar sinirle ayrılalım dediyse de Alparslan'ın 'Tamam' diyeceğini hiç düşünmemişti.

Kalbi hala onun için çarpıyor, hala ve hala onun kollarında geçirmek istiyordu günlerini. Ne kadar özür dilemek istese de kabul etmeyeceğine emindi...

Club'a gelmiş, diğer arkadaşlarının yanında yerlerini almışlardı.

Kısa bir süre sonra yanın gelen garson ile bakışlarını ona çevirdi.

"Yenge abim odada seni bekliyor." Eliyle yürümesi için işaret verdi.

"Abin kim lan senin!" diyerek Nil'in önüne atladı Güney.

"Bana Alparslan derler. Ama sen ecelim de." Alparslan elleri cebinde bir şekilde Güney'e kafa attı.

Güney düştüğü yerden kalkacakken kollarından tutulup dışarıya atılmasıyla şok üzerine şok yaşamıştı.

Alparslan Nil'in elinden tutmuş onu peşinden odaya çekiyordu.

"Ya sen manyak mısın? Ya çocuğun burnunu kırdıysan!" sinirle elini çekmeye çalışıyordu.

"Sus." Sakin bir şekilde yürümeye devam etti. Bu kıvırcık kızdan yeterince uzak kalmıştı.

"Sana diyorum dağ ayısı!" Alparslan odaya girip ani bir hareketle Nil'i duvar ile arasına aldı.

"Sus kıvırcık." Gözleri Nil'in gözlerini delip geçiyor, dudaklarına değen nefesi yüreğinin kor gibi yanmasına müsaade ediyordu.

Nil yutkunarak aşık olduğu adamın gözlerine bakıyordu. Ondan fazlasıyla ayrı kalmıştı.

"Sustum." Bakışlarını kaçırdı bakışlarından.

"Nazlanma. Özlediğini biliyorum." Kendine çekip kolları arasına aldı.

"Sanki sen özlemedin!" kollarını beline sardı. Usulca gözlerini kapatıp bu anın tadını çıkardı.

"Konuşma Nil. " geri çekilip cebinden çıkardığı yüzüğü Nil'in parmağına taktı.

"B-bu ne?" Nil şaşkın bir şekilde parmağında ışıldayan yüzüğe bakıyordu.

"Yüzük Nil yüzük! La havle! Yıllar önce annem için çalmıştım. Artık senin gülüm." Diyerek elini öptü.

"Bu bir evlilik teklifi mi yani?" gülerek baktı karanlığında kaybolduğu gözlerine.

"He gülüm ondan." Nereden bilsindi o süslü cümleleri.

Bu kızın kalbini bu hale getirmesine henüz alışamamışken evlilik teklifi falan onu bozardı. Alparslan böyleydi. Seni seviyorum demeden sever, senden nefret ediyorum demeden nefret ederdi.

O kapkaranlık bakışları her şeyi anlatırdı insana.

"Vay be. Bir insan yedisinde neyse yetmişinde de öyle derdi annem inanmazdım." Diyerek arabadan indi Gonca.

"Bera da abisine hiç çekmemiş pek romantik." Gülerek indi Su da.

"Hadi kızlar alın elbiselerinizi de çıkalım daha çok işimiz var." Diyerek kızları bir mağazaya soktu.

Aslı ve Su elbiselerini almış bir kenarda oturuyor, Müge ve Gonca ise hala elbise bakıyorlardı.

"Yenge bu nasıl?" Müge elinde tuttuğu elbiseyi üzerine doğru tutup Nil'e döndü.

"Güzel, abim beğenir." Gülerek Su'nun yanına oturdu.

"Onu demek istememiştim ki..." kızaran yanaklarını saçları ile saklayıp kabine koştu.

"Aşık kız işte." Aslı bacak bacak üzerine atıp kabine koşan Müge'ye baktı.

"Sen nesin acaba?" Su gülerek arkadaşına baktı.

"Sırılsıklam aşık..." Aslı'nın bu cümlesi üzerine herkes gülmeye başlamıştı...

Kızlar alışverişi, erkekler ise hazırlıklarını tamamlamıştı. Evde oturulmuş , bir sessizlik hakimdi.

"Ee oğlumuzun işi ne?" Hilmi kız tarafına geçmiş gülerek Vedat'a bakıyordu.

Vedat sabır çekerek önüne döndü.

"Oğlumuz çok güzel adam öldürür Hilmi sende de deneyelim mi?" gülerek kolunu Su'nun omzuna attı Bera.

"Ölümüm yavrumun elinden olacaksa kabulümdür Bera."

"Hay senin yavruna!" zaten yeterince stresliydi. Hilmi yüzünden daha da strese giriyordu.

Bakışlarını Nil' çevirip yardım diledi.

Nil elini okşayan Alparslan'a baktı gülümseyerek. Onlar da bu telaşlı yollardan geçmişlerdi. Onlar da bu heyecanı tatmış tüm anları büyük bir mutlulukla tamamlamışlardı zamanında.

"Yüzükleri taksan mı artık?" uzanıp Alparslan'ın kulağına fısıldadı.

Kafa sallayıp yakalarını düzeltti.

"Müge getir yüzükleri." Diyerek ayağa kalktı.

"Patron benim yüzükler de yanımda acaba aradan bizi de mi çıkartsan?" cebinden yüzük kutusunu çıkarıp Alparslan'a uzattı.

"La havle! Bir gün de doğru düzgün dur Hilmi!"

Aslı şaşın şaşkın bakıp Hilmi'nin kolundan tuttuğu gibi yanına oturttu.

"Hilmi saçmalama en güzel günlerini mahvetmeyelim. Sabret biraz."

"Tamam güzelim sen nasıl istersen." Gülen Vedat'a baktı. Ne yaparlarsa yapsınlar birbirlerine kızamıyorlardı.

Alparslan yüzükleri önce Gonca'ya ardından da Vedat'a taktı.

"Gonca'yı üzdüğünü görmeyeyim, duymayayım Vedat. Hadi mutluluklar." Tam kurdeleyi kesecekken Özgür araya girdi.

"Makas kesmiyor demeniz gerekmez miydi? Hadi dayıcım göster kendini. Kırışırız parayı sonra." Diyerek Asil ve Gül'e işaret yaptı.

"Babacığım kesmiyormuş makas tüh." Diyerek elini Alparslan'a uzattı.

"Tüh baba." Asil de kardeşini taklit etmiş elini babasına uzatmış bekliyordu.

"Ulan Özgür. Bir kere de iyi bir şey öğret çocuklarıma!" cebinden çıkardığı bir deste parayı Gül'ün eline tutuşturdu.

"Gelenek bunlar Alparslan. Öğrensinler." Gülerek Gül'ü kucağına alıp elindeki paraları almaya çalışıyordu.

Nil onların bu haline gülüp yanında duran Narin annesine sarıldı.

"Siz de böyleydiniz zamanında güzel gelinim."

"Öyleydik annem." Diyerek öptü saçlarını.

"Alparslan'a söyle babası gelmeden evde olsun annem. Sana emanet oğlum."

"Merak etme sen annem. Gül, Asil babaannenizi odaya götürün hadi."

"Tamam anne!" diyerek yaşlı kadına eşlik edip onunla beraber odaya çıktılar.

"Nerede kalmıştık. Kısaca üzme oğlum bu kızı!" kurdeleyi kesip Nil'in elini tuttu.

Herkes büyük bir sevinçle çifti alkışlıyordu.

"Yavrum yuvadan uçtu." Kollarını Vedat'ın boynuna sardı. Sahte bir şekilde ağlamaya başladı.

"Ben hep senin yavrunum ağlama." Diyerek Vedat da kollarını Hilmi'ye sardı.

"Bakın duydunuz lan bana yavrum dedi sonunda. Kabul etti!" gülerek baktı.

"Ağlamana dayanamadım." Gülerek Hilmi'yi çekip Gonca'yı aldı kollarına.

"Abi yanlış yaptık bence Hilmi ve Vedat'ı, Aslı ve Gonca'yı evlendirecektik." Müge'nin dediği şey üzerine herkes gülmeye başlamıştı.

"Mesela seninle de beni.." Özgür gülerek Müge'ye baktı.

"Özgür yengem var demem yemin ederim bu kurdele ile boğarım seni."

"Şş yavrum sakin ol." Hilmi kahkaha atarak Vedat'ı tutmaya çalışıyordu.

"Beni de bir öldüremediniz!" saçlarını sinirle geriye attı.

"Ben varken de öldüremezler zaten." Müge usulca elini Özgür'ün eline kenetledi.

Özgür yüzüne yerleştirdiği gülümsem ile Müge'ye baktı. Aşk buydu demek ki. Onun bir gülümsemesine bakınca tüm dertlerin uçup gitmesiydi...

Alparslan Nil'in elinden tuttuğu gibi peşinden sürükledi.

"Nereye gidiyoruz bu saatte?"

"Sus." Gülerek arabasına bindi. Nil de yanında yerini alınca sürmeye başladı.

"Ner-" demesine fırsat vermeden tek bakışı ile susturdu Nil'i.

Çok konuşuyordu. Haddinden fazla konuşuyordu. Susmasını da istemiyordu aslında. Sadece sinirlenmesi hoşuna gidiyordu.

Nil kafasını cama çevirdiğinde rüyasında gördüğü o çiçek bahçesine geldiklerini gördü.

"Burasına avm yapmayacak mıydın? Öyle duymuştum." Diyerek arabadan indi.

"İkimizin anılarını taşıyan yerlere dokunmam gülüm, dokunamam." Kolunu omzuna koyup rengârenk açan güllerin arasında yürümeye başladılar.

"Artık bitti mi o günler? Kaldı mı geride?" gül kokularını içine çekti.

"Bitti gülüm, bitti." Nil'in saçlarından derin bir nefes aldı. Onun tek gül kokusu sevdiğinin kokusuydu.

Bahçenin tam ortasına geldiklerinde Nil'i durdurup ellerini tuttu.

"Bu kadar gülün içinde eşsiz olan gülüme soruyorum bu soruyu..." Nil'in saçını kulağının arkasına atıp ay ışığında parıldayan yüzüne baktı.

"Geçmişim ve geleceğim... ömrünün sonuna kadar toprağımda yaşamayı kabul ediyor musun?" diyerek cebinden çıkardığı yüzüğü Nil'e doğru uzattı.

Nil gözünden akan yaşa aldırmadan güldü.

"Bu sefer kim için çaldın bu yüzüğü?"

"Senin için yaptırdım gülüm." Gülerek Nil'in gözünden akan yaşı sildi. Mutluluktan bile olsa ağlamasını istemiyordu.

Derin bir nefes alıp kalbinin ritminin düzene girmesini bekledi. Yüzüğü Alparslan'ın elinden alıp parmağına geçirdi.

Uzanıp dudaklarına uzunca bir öpücük kondurdu.

"Solana kadar senin gülün olmaya söz veriyorum yüreğim..."

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Beyin göçü almamız konusunu nasıl değerlendiriyorsun?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.