Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
Karanlığım Ol Final - Sözümoki
27 Şubat 2022, Pazar 17:22 · 332 Okunma

Karanlığım Ol Final

1 yıl sonra...

Nehir ve Asil kafalarını uzatmış beşiklerinde mışıl mışıl uyuyan kardeşlerine bakıyorlardı.

Nehir elini uzatıp usulca kardeşinin yanağını okşadı.

"Abi onları benden daha mı çok seveceksin?" annesinden aldığı koyu kahve gözlerini abisine çevirdi.

"Asla nazlı kedi, asla." Gülerek kardeşine sardı kollarını.

"O ZAMAN ANNEMİ UYANDIRALIM!" diyerek bir hışımla koridora koştu.

Asil tam peşinden koşacakken kardeşlerinin kımıldadığını görüp beşikleri sallamaya başladı.

Annesinin ne kadar yorulduğunu görebiliyordu.

Ona yardımcı olmak, yükünü hafifletmek için de elinden geleni yapıyordu.

Babası ona bir aileye sahip olmanın bu hayattaki en önemli şey olduğunu öğretmişti.

Aile demek her şey demekti onun için. Tıpkı babasının annesini ve kardeşini koruduğu gibi Asil de annesini ve kardeşini koruma iç güdüsüyle büyümeye başlamıştı.

Nehir merdivenleri hızlıca koşarken Özgür'ün onu aniden kucaklamasıyla kahkahalara boğuldu.

"DAYIM GELMİŞ!" yüzünü Özgür'e çevirerek yanaklarına sulu sulu öpücükler bıraktı.

"Ben geldim fıstığım." Gülerek kucağından yere indirdi.

"Bizi özlemedin herhalde ufaklık." Karnı burnunda haline aldırmayıp elindekileri yere bıraktı. Ardından Özgür ve Nehir'in yanına geldi Müge.

"Ben sana küsüm Müge abla! Hala kuzenimi getirmediniz!" tripli bir şekilde saçlarını savurarak salona ilerledi.

"Anası kılıklı ne olacak." Gülerek kolunu Müge'nin omzuna atıp şakağına bir öpücük kondurdu.

Gülerek baktı Özgür'e. Bir aile sıcaklığıyla büyümese de ikizi gibi o da kısa sürede aile sıcaklığını kendisi yaratmıştı.

"Hoşgeldiniiiz!" Su kucağından inmeye çalışan Berrak Nil ile merdivenlerden inip Özgür ve Müge'ye sarıldı.

"Hoş bulduk. Diğerleri nerede uyuyorlar mı hala?" Özgür kucağına Berrak'ı alıp öpmeye başladı.

Kızların bu kadar narin olmaları ne kadar hoşuna gitse de onun kendine benzeyen aslan gibi bir oğlu olacaktı.

"Abim şirkette, ablam uyuyor, diğerleri de bahçede akşama hazırlık yapıyorlar."

"Siz bahçeye geçin ben Nil'e bakayım." Diyerek merdivenlere yöneldi.



Hilmi merdivene çıkmış ışığı takmaya çalışan Vedat'ı bacağından tutmuş belirli aralıklarla gülerek sarsıyordu.

"Lan dur düşeceğim şimdi!" sinirle Hilmi'ye baktı.

"Korkma yavrum karına biz bakarız üzülmez arkandan." Gülerek yanda onu izleyen Aslı'ya öpücük attı.

Bir süre önce aynı Vedat'ın Gonca'ya ettiği gibi o da Aslı'ya evlilik teklifi etmiş çifte düğün yapmaya karar vermişlerdi.

Tam düğün günü Özgür'ün damatlık Müge'nin ise gelinlikle düğünü basmasının ardından düğün çifte düğün olmaktan çıkıp üçlü düğün olmuştu.

"Sen önce kendine bak. Allah'ım sabır!" nefes verip gözlerini gökyüzüne dikti.

"Hadi lan patron gelecek az sonra. Bitmediğini görürse bizi bitirir!"

Haklıydı. Alparslan dün gece herkesi tek tek arayıp akşam aile yemeğine davet etmişti.

Hilmi ve Vedat'ı da eğer bir eksik dahi olursa onları eşlerinden ayırmakla tehdit etmişti.

"Sen de bir işin ucundan tutsan diyorum Hilmi!" tekrar sinirli bakışlarını Hilmi'ye çevirdi.

"Senin ucundan tutuyorum ya yavrum." Gülerek bir kez daha sarstı Vedat'ı.

"GEL LAN BURAYA PİÇ!" Bir hışımla merdivenden inip korkuyla bağırıp kaçan Hilmi'yi kovalamaya başladı.

Gonca ve Aslı yan yana oturmuş hala büyümeyen ikiliyi gülerek izliyorlardı.

Müge ve Su da yanlarına oturunca vakit kaybetmeden koyu bir sohbete bıraktılar kendilerini.



Özgür kapıyı usulca aralayıp yatakta yatan Nil'e baktı.

Her gün görüşmelerine rağmen özlüyordu onu. Zamanında her ne kadar şuanki kadar iyi bir abi olamasa da artık saçının teline zarar gelse dünyayı o kişiye dar edecek bir abiydi.

Yavaşça yanına uzanıp saçlarını okşadı.

Düne kadar mahallede fırfırlı elbisesiyle koşan kızın şuan tam tamına beş çocuğu vardı.

"Abi." Gülümseyerek onu izleyen abisine sarıldı. Kafasını boynuna gömüp yorgunluğunu bıraktı o limana.

Pes edecek gibi olduğunda abisi tutup kaldırmıştı elinden, vazgeçeceği anda abisi göstermişti ona umut ışığını.

Sevgisini belli etmese de Özgür her şey demekti Nil için. Her anı demekti...

"Kocan bırakıp kaçmış diye duydum. Hemen geldim kardeşime." Kollarını sıkıca sarıp gülerek saçlarını öptü.

"Müge de seni bırakıp kaçmış herhalde. Bana geldiğine göre." Nil de gülerek sarıldı abisine.

"Sorma sorma beş çocukla ortada kaldım Niiil!" sahte ağlaması Nil'in daha çok gülmesine sebep oldu.

Nil gülünce Özgür de gülüyordu. Nil güldükçe dünyası gülüyordu.

"Hadi hazırlan gel. Kocan da gelir az sonra." Alnını öpüp odadan çıktı.

Nil kısa bir sürede hazırlanıp çocukların odasına girdi.

Nehir, Alperen ve Aslan'ın yanına, Asil ise Asaf'ın yanına oturmuş onları güldürmeye çalışıyorlardı.

"Anne biliyor musun Aslan bana güldü!" Nehir heyecanla bir annesine bir kardeşine bakıyordu.

"Çünkü ablasını çok seviyor." Gülerek koltuğa oturup Nehir'i kucağına çekti.

"Ben de çok seviyorum ama en çok daddy'mi seviyorum."

Nil'i Gurur'dan kıskanıyor, bir araya gelmelerine genelde izin vermiyordu.

"Ben daha ço-" Nil'in konuşmasına fırsat vermeden eliyle ağzını kapattı.

"Bak kavga ederiz anniş." Kaşlarını çatmış sinirli gözükmeye çalışıyordu.

"Küçük hanıma bak sen! Kavga da edermiş." Gülerek kucağına yatırıp gıdıklamaya başladı.

Asil de Nil'in üzerine atlayıp öpmeye başlamıştı bile.

Narin kapıya yaslanmış gelininin ve torununun bu hallerini dolu gözlerle izliyordu.

"Annem gel." Asil'i de kucağına çekip oturttu.

Narin yavaş adımlarla odaya girip Nil'in yanına oturdu.

"Nil Alparslan nerede kızım? Babası gelmeden gelsin eve. Çok kızar babası döver sonra." Durmadan boynunu kaşıyıp tedirgin gözlerle Nil'e bakıyordu.

Alzheimer'i oldukça ilerlemiş, kötüye doğru yol alıyordu.

"Yolda annem geliyor. Sen merak etme hiçbir şey yapamaz." Narin'in yanağını okşayıp omzunu öptü.

"Gelsin gelsin. Bu çocuklar kimin?" bakışlarını odada gezdirdi.

"Nene biziz gonca güllerin." Nehir Narin'in önüne gelip ellerini tuttu.

Genelde torunlarına gonca güllerim diye seslenir hepsinin kokusunu gül kokusuna benzetirdi.

"Oy benim gül kokulu yavrum." Nehir'i kendine çekip saçlarını okşadı.

"Unutuyorum nenem ne yapayım." Üzgünce baktı torununa.

"Üzülme nene babam bize yedirdiği gibi sana da zorla balık yedirir." Gülerek Nehir gibi Asil de nenesinin önüne oturdu.

Ailede tek balık seven Nil ve Alparslan'dı. Gurur da son çare olarak evdeki herkese zorla balık yediriyordu.

"Iyy!" yüzünü buruşturup kendini sırt üstü yere bıraktı Nehir.

Nil gülerek baktı Nehir'e. Bu kızın şapşallığı Nil'in çok hoşuna gidiyordu.

"Hadi nenenizi bahçeye indirin. Ben de kardeşlerinizi alıp geliyorum."

"Hadi nene anam bizi kovdu." Önüne düşen saçlarını geri atıp olduğu yerden kalktı.

"Küçük adanalı mısın kızım sen." Asil annesi gibi İzmir'e, Gül de babası gibi Adana'ya daha yatkındı.

"Evet." Bilmiş bilmiş konuşup ellerini beline koydu.

Narin ve Nil birbirine bakıp gülmelerine engel olamadılar.

"Nil bak sana kimi getirdim." Güney odaya girip gülerek arkadaşına baktı.

Nil'in ısrarları üzerine İstanbul'a taşınmış, kendine yeni bir düzen kurmuştu Güney.

"Kimi?" heyecanla kapıya çevirdi bakışlarını.

"Sevgilimi." Yanda duran kızı kendine çekip gülerek Nil'e baktı.

"Hadi lan oradan! Güneş? Bizim Güneş?! Hani şu yıllardır aşık olduğun arkadaşımız?!" heyecanla sarıldı Güneş'e.

"Ta kendisiyim." Güneş de kollarını sıkıca çocukluk arkadaşına sardı.

"Ben bu kızı alacağım demedim mi sana Niloş." Kapıya yaslanıp elini cebine attı.

"Dedin valla Günoş." Gülerek tekrar sarıldı arkadaşına. Geçmişi ne kadar çok özlediğini fark etti.

"Bu arada Özgür sizi çağırıyor yırttı ortalığı." Beşinde yatan Aslan'ı Güneş, Alperen'i de Güney kucakladı.

"Tamam yahu geliyoruz." Asaf'ı kucağına alıp Güneylerin arkasından aşağıya indi.

Asil, Nehir ve Berrak'ın neşe dolu nidaları, Hilmi ve Vedat'ın çocuk gibi atışmaları, kızların gerçek bir kız kardeş gibi birbirleriyle vakit geçirmesine gülümsedi.

Sonunda her şey düzelmiş, mutluluğu bulmuşlardı.

"Gurur daha gelmedi mi?" kızların yanına oturup bebekleri pusete yatırdı.

"Doğu ile birlikte yoldalarmış abla."

"Herkes otursun o zaman masada bekleyelim hadi bakalım."

Herkes gülerek ayaklanıp masaya oturdu.

Sohbete burada devam ederken Nil'in telefonunun çalmasıyla gözler Nil'e döndü.

Telefonu açıp kulağına götürdü.

"Efendim yüreğim."

"GÜLÜM EVİ BOŞALTIN! BOMBA VAR! HEMEN!." Doğu ve Alparslan tüm hızıyla eve koşuyor, yetişmek için dakikalarla yarışıyorlardı.

"N-ne diyorsun Gurur?! Herkes burada!" gözlerinin dolmasına engel olamadan hızlıca ayağa kalktı.

"Ne oluyor yenge?" Vedat ve Hilmi de eş zamanlı olarak ayağa kalkıp Nil'e baktı.

"Herkes dışarı koşsun çocukları da alın!" Nehir ve Asil'e dönüp hafifçe gülümsedi. Onları korkutmak istemiyordu.

Buradaki herkesi korumak onun göreviydi. Onca hayata, cana sahip çıkmak onun boynunun borcuydu.

"GÜLÜM ORADA MISIN?! NİL!"

Alparslan bir yandan ailesini kaybetme korkusuyla yanıp tutuşuyor bir yandan da yetişmek için her şeyi ardında bırakıyordu.

"DOĞU DAHA HIZLI! GÜLÜM! GÜLÜM ALO!"

Nil cevap vermedikçe telaşlı artıyordu.

"Gurur annem, çocuklar, diğerleri ne olacak! Ben ne yapacağımı bilm-" cümlesini tamamlayamadan o kulakları sağır edecek ses doldurdu Gurur'un kulaklarını.

"Hayır hayır HAYIR GÜLÜM HAYIR!" olduğu yere çakılıp cayır cayır yanan evine dikti gözlerini.

Bir hışımla eve doğru koştu.

Alevlere aldırmıyor, onu tutan Doğu'yu umursamıyor, kolları arasından kurtulmaya çalışıyordu.

"ANA! NiL! ÇOCUKLARIM!" ağlayarak dizleri üzerine çöktü.

Bugüne kadar herkesi koruyan Alparslan ailesini koruyamamıştı.

O güçlü, yıkılmaz denilen Alparslan Gurur artık yıkılmıştı. En sağlam yerinden vurmuşlardı onu.

Çaresizce Nil'e aldığı yaprakları dökülmüş güle baktı.

Elinde tuttuğu gül gibi onun gülü de gülleri de solmuştu. Ciğerlerini yırtıp geçen nefesi yok oluyordu usulca.

Tekrardan gözlerini yanan evine çevirdi.

Dudaklarından sadece o cümle dökülüyordu.

"Koruyamadım gülüm, koruyamadım sizi..."

Bedenini yere bırakıp cenin pozisyonunu aldı. Elinde tuttuğu gülü burnuna götürüp o gülünü hatırlatan kokusunu içine çekti.

Sabah son kez öpüp kokladığı geldi aklına. Son kez Nil'in yüreğim, annesinin paşam, çocuklarının baba demesi yankılandı kafasında.

Hıçkırıklarının arasından gerçekleri dudakları arasından zorla serbest bıraktı.

"Haklıydın gülüm, destan olduk..."

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
İhtişamlı gösterişli bir ev mi sade gösterişsiz bir ev mi? Neden?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.