Kardeşlik Duygusu
Babalarından kalan çiftlikte çalışan iki kardeş geçimlerini çiftlikten sağlıyorlardı. Kardeşlerden büyük olanı evli üç çocuğu vardı. Küçük olan kardeş ise bekardı. Ürünlerini her günün sonunda kardeşler aralarında eşit olarak paylaşıyordu. Böylelikle kârları da aynı oluyordu.
Bir gün küçük olan kardeş aklından şöyle geçirdi;
– Kârımız eşit olabilir ama adaletli değil. Ben bekarım ve bakmam gereken kimse yok, oysa abimin bakması gereken eşi ve 3 çocuğu var. Onun kârının benden fazla olması daha adaletli olur.
O zamandan sonra küçük kardeş her gece evinden çıkıp, bir çuval tahılı gizlice abisinin ambarına koyuyordu.
Evli olan abide kârlarının eşit olduğunu ama adaletli olmadığını düşünüyordu.
– Ürünlerimizi eşit olarak paylaşıyoruz ama bu doğru değil. Ben evliyim, eşim ve çocuklarım var. Yaşlandığımda çocuklarım bana bakabilirler. Ama kardeşim yaşlanınca ona bakacak kimsesi yok, ileride ona daha çok lazım olacak.
Böyle düşünen abi, kardeşi gibi geceleri çıkıp, kendi ambarından aldığı bir çuval tahılı kardeşinin ambarına gizlice bırakıyordu.
Bu iki kardeş de uzun süre ne olduğunu anlamadılar. Çünkü depolarındaki tahılların miktarı değişmiyordu.
Bir gece yine aynı şekilde birbirlerine bir çuval tahıl götürürken yolda karşılaştılar. İkisinin elinde bir çuval tahıl vardı. O anda ne olduğunu hemen kavradılar ve birbirlerine sıkıca sarıldılar.