❀unutulmuş bir yara izi
kalacak zamanın gövdesinde
❀nefesim nefesini bildi
yabancısı değiliz birbirimizin
❀anlamadığım bir dilin şarkısı
aklımı karıştıran o değil, aradaki suslar
uzamasın diyorum hatıraların kışı kadar
❀dünyaya atılmışken, hepimiz gurbetken
tarihten kovulmuş bir zamansızlıkta
hikayeyi kim anlatacak peki
❀sen bana muhayyel bir şimdisin
❀meylim var
çoğalayım sana doğru
❀yüzün hatıra sandığımdır.
❀kabartacak tüylerini üstümüzden geçerken
ölüm denen ürperti
❀biteviye söylenmiş söylenecek yalanlardan yorgun
dünyayı bir tablo gibi seyrederiz
❀öptüğünde dağılsaydım çekirdeksiz nar gibi...
❀dünyanın yükü kelimeler
❀söylenemeyenler ölümcül bir zehre dönüşecek birazdan
❀hep tertemiz bir şimdisi olsun istiyor insan
hiçbir yere gecikmemiş, her yere yetişmiş
❀her şey kestirilemeyen bir insanlık hali
yaşamak belki bu yüzden hayret verici
❀ay ışığını küstürüp aşkı pırlantalarla parlatanlar
modernlik zırvalıkları, doğrusal hareketler
ilerlemeler, ilericilikler
gölgesiz küstahlıklar büyütenler
olurken bana, bize bazı şeyler
orada çok uzakta kaldı
-Âdem'in de diyebiliriz- Havva'nın hikayesi
❀ne yapsam kurtuluş yok
bu yaşamak utancından