Yalanlarla kirlettim masumiyetimi, sevgimi, kendimi. Hayatımı yalanın kucağına bıraktım. Yuvarlanıp kirlenmesini ve sonra da yok olmasını bekliyorum. Ruhumun derdi çok ve bu dertlerden kaçacak yerim yok. İnsan kendinden uzaklaşabilir fakat dertlerinden uzaklaşamazmış ki zaten insanı kendinden uzaklaştıran yaptığı hatalar ve İçinde depolanan dertleri değil mi? Dertlerle yoğrulmayı, onlara çare bulup yok etmemeyi ne çok severmişim. Acı çekmek bana, zevk mi veriyor? Acı ile mi besleniyorum? Karanlığın en dip noktasındayım. Elimde önümü aydınlatacağım bir fener var ama ben bu feneri yakmamakta ısrar ediyorum. Önceden tek tesellim gençliğimdi. Ben gencim nasıl olsa üstesinden gelirim derdim. Şimdi yıllar yıllar üstüne yığılmakta ve bu yığınak altında kalmaktayım. Yani dert halkasına her geçen an bir yenisi daha ekleniyor. Kendimi böyle kabul ettim. Artık umut etmekten vazgeçip kendime reva gördüğüm bu karanlık hislerle yaşamaya alışsam belki kendim için iyi bir şey yapmış olacağım.
Sorunların üzerine gidersem ve onları kurcalarsam küçüleceklerini biliyorum. Sorunlardan kaçarsam da büyüyeceklerinin farkındayım. Kendi sınırlarımı ne zaman aşarsam işte o zaman kendime iyilik yapacağımı biliyorum.