Kendinizle Barışın , Dünyayla Barışın
İç huzursuzluğumuzun temel kaynağı nedir?
Öncelikle herkesin kendine bu soruyu sormasını istiyorum.Hemen devam etmeyin biraz üzerine düşünmelisiniz.
Eğer düşündüyseniz , ben de bir insanın huzursuzluğunun en büyük kaynağı olduğunu düşündüğüm şeyi söyleyeceğim."Kendiyle Barışık Olmak".
Kendinizi ne şekilde tanımlıyorsunuz ve aslında bu tanıma daha fazla neleri eklemek istersiniz ? Mesela dışarıya karşı ben kimseye kin tutmam diyebilirsiniz.Fakat bu tanımlamalar içten içe doğruladığınız şeyler olmalı.En başta kendimize şeffaf olmalıyız.
Ben böyle bir insanım ve kendimi kimseye beğendirmek durumunda değilim diyebiliyor musunuz ? Toplum baskısına bir şekilde karşı koyabiliyoruz fakat sevdiğimiz insanlara alınmamak , kızmamak ve sonunda onlara göre şekillenmemek mümkün olmuyor değil mi ? Fakat bu şekilde yakaladığınız huzur kısa aralıklarla sizi yine pişmanlığa itiyor ve sonunda bundan sorumlu saydığınız kişilere karşı öfke kusuyorsunuz.Bu kavga hali siz gerçeği kabullenene dek sürüyor.Yine başa dönüyorsunuz yapabilirdim , yapmalıydım , böyle olduğumu kabullendirmeliydim , isteklerimi kovalamalıydım... O zaman farkediyorsunuz ki kavganız karşınızdaki insanlarla değil kendinizle.Kendinizle barıştığınız an dünyayla derdiniz bitiyor.Yani aslında birçok şeyin şartları zorlamaktan geçtiğinin , insanların takdirini kazanmanın tek şartının onların işine yarıyor olmak olduğunun , kendiniz için yaşamanız gerektiğinin bilincindesiniz.Fakat bunu kabullenmek çok zor ve bazen bir ömür sürüyor , iş işten geçmiş oluyor.
Sizinle uğraşan insanların kendi iç problemlerinin olduğunun farkına varın.Kendini bulamamış bundan fenası kendini tanımak için bir çaba bile sarfetmemiş , sürekli eleştiri yapan insanlar sizi yıpratır.Sizi hasta eder.Sizin içiniz hasta , hasta olan sizsiniz diyemezsiniz.Saygınızdan , sevginizden veya merhametinizden.Açıkcası bunu kabullendirmek sizin meseleniz de değil.Çünkü bu çok zor ve herkes kendi bilincini açık tutmalı kendisi çaba sarfetmeli.Dünyaya tek geldik ve tek gideceğiz.Anne babalarımıza Allah'in emanetiyiz , çocuklarımız bile bize Allah'in emaneti , eşlerimiz ile birbirimize emanetiz.Dahası bu beden bu kalp her biri bir emanet.Cennet ve cehenneme gitmek üzere kendimiz sorguya çekileceğiz.Böyle düşününce benliğin ne kadar mühim olduğunun farkında olmalıyız.Her birimiz özenle yaratılmadık mı ? Her birimize farklı mizaçlar verilmedi mi ? Bazı şeyler bizlerin elinde değildi bunu kabullenmek gerek.Yaşıyorsak elimizde olan şeylere de sahip çıkmalıyız.Benliğimize.
Sizi anlayan , destekleyen , ufkunuzu açan insanlarla olmalısınız.Kendinizin farkına varıp kalbinizi insanlara , doğaya , Allah'a açmalısınız.Kendinizle vakit geçirmek sanıldığının aksine mükemmel bir şeydir , tasanız azalır.Bu yüzden de aslında " az insan öz insan" felsefesini benimsedim.Kendiyle barışmış bir insanın kimseyle kavgası olmaz o ulaşacağı yeri bilir nahif adımlarla yürür geçer.
Bu dünyaya gelme amacımızı farketmeliyiz.Kötülükleri doğuran sebepte dünyaya niçin geldiğini anlayamamak ve kendini bulamamaktan geçer.Aynı zamanda iç sorunlarıyla başedemeyenler başkalarını küçük düşürmekten , moral bozmaktan tatmin olur.Zihninizi özgürleştirin ve yüreğinizi güzelliklere açın gitsin.