kılı kırk yaran
benim yaram.
zaten aşk sana yaklaşınca
müthiş bir devrimdir
devrin gerdanına bir broş kadar yakışan.
zaten aşk pek etik değil bu coğrafyada.
etimolojik de sevebilirim mesela, seni
ya da mitolojik
biyolojiden uzak sevebilirim,
yemin ederim
aşk hudutsuz bir örgüttür
örgütlenmektir ece ayhan’ın dediği gibi
değişken ama ölümsüz bir organizmadır aslında.
kadın beklemeyi bile sevmişse
ve yazmışsa o derin duvarlarına adamın adını, şıklığını, asaletini ve sırrını
adam tüm ihtişamıyla insanları kendine hayran kılarken
kadın korkulansa yaklaşılmaktan
ve hayransa adamın dik duruşuna,
göğe yakınlığına…
kadın gök olmak istiyorsa tüm karalığına karşın
saçlarının…
çok aşıksa içten içe
içinde iç kere iç çektiyse bir gece
adamı seyrederken…
kadın kahkalarının arkasına saklıyordu sevgisini.
gülerken özlüyordu.
susarken ölüyordu kadın.
adam, biliyor muydu?
-
kadın ellerini duyuyordu adamın, elleri çok güzel konuşuyordu.
dudakları kadının hiçbir kelimesini söylemiyordu fakat.
adam oysa çok adamdı, bir baba kadar erkekti çok.
kadın hissediyordu acının enini.
-
adam, farkında mıydı kadının?
demem o ki adam bile bile, yani isteyerek hani.
kadını acıtıyor muydu?
oysa güzeldi adamın gülüşü.
-
kadın tanrısından çok seviyordu adamı.
ve bitmiyordu.
kadın oysa, hep ölüyordu.
adam, bilmiyor muydu?