✽Serin bir rüyanın hatırınadır
çektiğim dünya ağrısı.
✽İşte dünya kapısı, işte dünya kederi
ister dağın gölgesinde dur, ister
incirin neşesine vur.
✽Ruhumdaki sabır, kalbimdeki aşkla kurdum
kor dantellerden bu yolu, ormanın altında
yeter ki oku onu.
✽Senin gördüğün ağzımın kenarında duran dua,
ben ayaklarımın altındaki toprağa, döktüğüm
gözyaşına inandım. Öyle uzun ki dünya;
katlanmaya, kıvrılmaya, açılıp çarşaf olmaya.
Mümkündür yol yapmaya bir ömür, yol almaya.
✽Ah! Yine de yolumdaki kederi kimse bilmesin,
büyüsün, genişlesin, dolansın ömrümü;
kapısı kapalı çoktandır, penceresi dargın.
✽Benim de yaban bir çığlığım vardı,
çok zaman oldu, teslim ettim onu rüzgara.
✽Beni gel beni beni bul beni al,
istediğin yerde uyut bendeki hatırayı
istedim.
✽Bu yüzden parçalanarak yaşlanıyorum ben
bu yüzsüz çağda, sen içimde duruyorsun büsbütün.
✽ben senin yokluğuna mıhlandım,
haricimde dönüyor
dönüyorsa dünya.
✽Bilmezsin sen, nasıl yorulup aldandığımı kendime,
✽Yeryüzü karşısında konuşmak ne zor!
✽Dünyada bir heves değil mi insan?
✽Ah boynumuz ağırdı bize
boyumuzdan büyük yükler edindik.
✽Sorma bana, nedir karşılığı aşkın bir insanda
Savaşın cinnetin kıyametin çağında.
✽Ruhumla hayat arasında kurduğum bu köprüye
“ah çok sallantılı” diye bakıyorlar.
Evet, haklılar.
✽Ah, uçsuz bucaksız uzuyor aşkım da
kendim yazda kavruk yaprak kadarım.
✽Dediler ki, olgun bir meyve sabır perdesinin ardında,
dünya sana sabrı öğretecek, olgunun meyvenin tadını da.
✽Bana kalsa susardım daha, ama dilimdeki paslı kilit çözülür belki,
sapaya kaçmış cümlem uğuldar, içimin kurtları kıpırdar diye
gıcırdandım takatsiz.
✽Mevsimler birinden öbürüne devrilirken, elimizi arı sokarken,
bisikletten düşüp dizlerimizi kanatırken canımıza bir şey
olurdu; hissederdim. Ama acıya dahil değildi yine de bunlar.
Hayattı, yekpareydi işte.
Zaman, hayatı parçalara ayırıp “parça parça” görmeye
başladığımızda, acı, o yekpareliği yitirdiğimizde oluşacaktı.
Şimdilik, dünya geniş ve ılıktı. Biz kendi ılık dünyamızın
içinde salınan, uçuşan perilerdik.
✽Gülümsediğinde dünyada bir beyaz delik açılırdı.
Ben o yaz o beyaz delikten içeri atladım.
✽Kendi sessizliğimi bir kenara koyup, onun bana dokunan sessizliğini
kırmaya çalışırdım.
✽Ve kimim ben, düşe kalka dolaşan
yorgun ruh, dolaşık gönül, som gurur?
Ve kim, beni omzumdan öpüp o siyah
Yolculuğa çağırır?
✽Ben senin sınırlı gövden ile
beni sonsuz sarmanı diledim.
✽Sabahları eğilip yüzüme
öpüşün geçiyor bir,
bir duruyor aklım.
✽Rüzgarın dağımda olsun, esmerliğin gecemde
öyle kal, sana sonsuz sarıldığımda.
✽bizim bu aşktan alacağımız var;
dinsin ayrı odalarda çektiğimiz ağrı.
✽ve geçmiş serin bir ülkedir içimde.
✽Ömrün bir şey anlatıyor sana, ama sen anlamıyorsun!
✽Bir ömür nasıl yaşanır, fısılda bize,
nasıl yanar hayatın ateşi içimizde?
✽Kim sana verdiklerimi, senden aldıklarımı çözebilir?
Birbirine dolanan hayaller yumağıdır hayatımız,
hayalleri dik tutmak gerekir.
✽Aramızdaki mesafe gerilen
bir teli inletiyorum seninle
sesi ben duyuyorum tek,
bir şey duyduğu yok kimsenin
benden başka.
✽kalbini kırdımsa senin
bil ki yanına düştüm.
✽ben incecik bir yazıydım, sana döküldüm,
sana yazıldım. Katlandığında kendine sen,
ben içinde kaldım.
✽Tamamlandığını sandığım sözlerim yarım kalıyor.
✽Birbirini tamamlamak üzere varolanlar
birbirini tamamlamıyor,
kendime dökülüyorum,
içime .
✽seni bir kader gibi gördüm.
✽Uzun bir yol gibidir gözleri insanın
gelip geçen bir şey iyileşmez
bu gece bu hat üzerinde
iyileşen şey zamandır,
insan iyileşmez.
✽Ben seni çoğalttım
ben seni çoğalttım
sırlarım azaldı böylece.
✽İnsanın yüreğinden geçmeyen borçlar ödenmezler.
✽Kurtar beni! Daha fazla ölemem.
✽Sen hep ölümü düşünmek gibisin.
✽Bir kereye mahsus yaşanan her an
kendi hatasını bir daha düzeltilemeyecek biçimde
içinde barındırır.
✽birazdan dünya beni unutacak, ben onu anlamıyorum.
✽bir daha düzeltilemeyecek sözler
söylemeye korkuyorum.
✽Anı olacak bir şeyim yok
her şeyin dünündeyim.
✽Şimdi benden bu uzak yol seslerinin alsalar,
hazin öyküleri ve yüzünü özlediğim zamanları alsalar
✽Yüzümü ve anılarımı çıkaracak kadar güneşi yoktu
yazların. Ben seni develer tellal değilken de
sevdiydim.
✽Hem hiçbir mevsim ısıtmaz ellerimi
Anne gibi.
✽hem neden küçük bir gülümseme için
büyük espriler gerekli bize
✽hem unutma herkes birilerinin yarasını taşır uzaklara.
✽ Ben hangi kelimeye açsam ağzımı
Ben hangi kelimeyi nereye koysam
Bir sonbahar konaklar sesimde.
Ben hangi kelimeyle girsem akşama
Ben hangi kelimeyle nereye gitsem
Yokluğunun renginde depremler düşer boynuma.
Ben hangi yaprağın ince hüznüyüm
Sen hangi sersem haydut…
(Hüzünlü Gezinti Güvertesi)