"Dünya nâif ruhları üzer." dedi bir meczup.
Çünkü onlar kırılmaların, kırgınlıklarıdır.
Bir olurlar savaşmak için,
Ama bir söz kâfidir yalnız kalmaları için...
İnce dokunur yüreğine nâifliğin.
Düzelmesi ömrünü alır belki...
Belki birini tanır,
Belki aldanır, bu çöl sahralarında ki benim...
Kum saatinden bir sarmal,
İçinde tutmalı dânelerini.
Koruyup kollamalı,
Ah bu vefâsız mücevherini.
Kalbinin en güzel yerine koyar,
Hiç kimseler görmesin, incitmesin diye...
Hoştur sarıp sarmalaması,
Güven verir içindeki rengi.
Üşüdüğün çöl sahralarında ısıtır ellerini
O gitmesin istersin zamandan,
Gece gündüz akıp gitsin istersin.
Hep ama hep içimde olsun, özlemek istersin...
Işıldayan saçaklar da söylensin.
Şarkılarda "Kara Sevdâm" desin.
Dolu dolu nâmelerle,
Bıkmadan, usanmadan tekrar etsin hece hece.
Bir ömür boyu devâm etsin bu tekerleme.
Bir gönül telimdi hüznüm sonrasında.
Sazımı çaldığım ve söylediğim geleceğimdi.
Bir dağ taştım misâli, dimdik duran.
Kim beni nereden bilecek,
Gönlüm inci, mercan...