KİM OLDUĞUNU BİLİYORUM
Üniversite yaşantım boyunca bu anlatacağım hikaye ile çok karşılaştım ve gerçekten ilgimi çekti burada sizlerle paylaşacağım. Muhakkak görmüşsünüzdür. Bir çok konuya da uyarlanmış halleri bulunur ancak orijinal versiyonunu eminim bir çoğunuz bilmiyorsunuzdur. Bu kısa hikayeleri ben yazmıyorum, ben uydurmuyorum. Ben okumayı seviyorum sevdiğimden ötürü paylaşma isteği duyuyorum. Tolstoy'un bisikleti kavramını duymuşsunuzdur neyin size ne zaman ne katacağını bilemezsiniz... Her yaşı büyük olan, saçı sakalı ak olan bilgili, tecrübeli biri sayılmaz unutmayınız....
Bir sabah yaşlı bir dede karşıdan karşıya geçerken acele bir şekilde... Kendisine çok hızlı olmasa da belli bir süratle gelen bir araç çarpıyor. Dedeyi direk hastaneye götürüyorlar. Doktor dedeye, röntgen filmi çekeceğiz kırık çıkık var mı bakacağız diye uyarıyor. Dedenin bir anda morali yerlere düşüyor, suratını asıyor, somurtuyor. Doktor dedeye ne oldu dede neden astın suratını sağlığın için yapılacak bunlar... Dede cevap veriyor karım huzur evinde kalıyor her sabah kahvaltıyı beraber yaparız geç kalmak istemiyorum diye söyleniyor. Doktor ise dedeye ararız karını haber veririz gecikeceğini deyince. Dede bir daha üzülüyor. Doktor soruyor bu kez ne oldu dede... Benim karım alzahimer hastası hatırlamıyor. Bazen benim kim olduğumu bile hatırlamıyor deyince. Doktor cevap veriyor. Ee... senin kim olduğunu bilmiyorsa neden gidiyorsun dede... Dede biraz duraksıyor derin de bir nefes alıyor ve
"
Olsun o benim kim olduğumu bilmese de olur. Ben onun kim olduğunu biliyorum."
Sadakat insanın yapı taşıdır. Senelerce de olsa beklemek hatta beklediğiniz kişi başkaları ile beraberken bile beklemek bir kere olsun başka yollara sapmadan onun yolundan gitmek ne geri zekalılıktır ne de aptallıktır. Aksine en büyük aptallık en büyük olumsuzlukta yolundan saparak başka yollara atlayandır. Şüphesiz sadakat insanlıktır. İnsanlık ise sadakat.
SEVGİLER