Anadolu'da bir tabir vardır ; kırkı çıkmadan bir çocuk dışarıya çıkmaz.
Çocukları yeni doğdu diye, taze yoğurt yapar gibi, yazın ortasında kat kat sarıp, ne var ne yok üzerine giydiririz. Çok narin ve hassas diyerek, sadece sıcaklığa dayalı eylemlerde bulunuruz.
Kırk gün hurafeleri bizde meşhurdur. "Kırk gün dolmadan tırnağı kesilen çocuk ya arsız, ya hırsız olur. Kırk uçurtması diyerek, kırkı dolan çocuğu kapı kapı gezdiririz. Kırk banyosu denilen bir yıkama çeşidi olduğunu da biliriz"
Bizim ülkede kırkları saymakla bitiremeyiz, artık bu geleneksel ve ata yadigarı bir hâl almış. Yarı kırk olayına hiç girmiyorum, bile...
Kırk kitap okuyun, kırk masal öğrenin, kırk kişiye yardım edin, kırkı kırkla yarmayın