Kişi Anne Karnındaki Travmayı Hatırlar mı?
Bireysel döngü bebeğin anne rahmine düştüğü an başlar.Plasentada büyümekte olan bebek hem fiziksel hem de enerjisel anlamda anneden beslenir.Hamilelik döneminde annenin bebeğe isteyerek mi hamile kaldığı , yoksa yaşamına son vermeyi mi düşündüğü gibi tüm duygu ve düşüncelerini bebek enerjisel anlamda hisseder ve bilir.
Anne eğer kız çocuk isteyerek karnındaki bebeği cinsiyeti belli olmadan kızım diyerek sever bu yönde beklentiye girerse ve aksi durum olursa doğacak çocuk kadınsı özelliği ön planda olan bir erkek çocuğu olur.Aynı şekilde erkek çocuk bekleyip kız evlat sahibi olunduğunda eril enerji yüklendiği için erkeksi özelliği fazla olan kız çocuğu doğar.Bu durum cinsel kimlik karmaşasına sebep olur.
Anne karnında yeterli sevgiyi gören bebekler anne ile güvenli sevgi bağı kurmuş oluyor.Eğer anne hamileyken bebeğiyle yeterince konuşmamış , sevgisini göstermemişse anne karnı travması oluşuyor.Anne ve bebek arasındaki bağlarda sorunlar yaşanıyor.Bu tür travmalar cenin travma çalışmaları gibi çalışmalar sonucunda düzeltilebiliyor.
Psikolojik çalışmalarda annenin hamilelik döneminde yaşadığı her türlü duygunun bebeğe tesir ettiği anlaşılıyor.Örneğin anne eşinden sürekli olarak dayak yediği için eşi eve geldiğinde onun bulunduğu odaya girmiyor , çalışıyorsa eve gelmemek için bahaneler uyduruyor eve olabildiğince geç geliyorsa ileride çocuğun bu tedirginlik halini , yerinde duramama durumunu vücudunda taşıdığı gözlemlenmiş.Anne tüm korku ve tedirginliğini karnındaki bebekten destek alarak onu severek gidermeye çalıştığı için bu korku , tedirginlik ve yerinde duramama hali bebeğe yüklenmiş.Hatta tedaviye gelen birey aklına annesinin hamile olduğu ve sürekli geziyor olduğu bir görüntünün geldiğinden , annesine sorduğunda annesinin bu görüntüyü doğrulayıp zor günlerinde kendisinin varlığından destek aldığından bahsetmiş.
Okuduğum bir travma hikayesinden de kısaca örnek vermek istiyorum : Anne hamileyken ateşli rahatsızlık geçiriyor ve muayene esnasında suyu geliyor.Doktor bebeğe zarar gelmemesi açısından sezaryenle bebeği alıyor.12 gün küvözde kalan bebek eve gönderiliyor fakat uyanmayınca tekrar hastaneye getirilerek 14 gün daha küvözde kalıyor.Bu 14 günde sık sık havale geçirdiği annesine bildiriliyor.İlerleyen çocukluk dönemlerinde kaygı bozukluğu , kaygılandığı anda midesine giren bir ağrı , stresli günlerinde yemek yiyememe , baş ağrısı , ellerde titreme şikayetleri ile psikoterapi görüyor.Psikolog çocuğun annenin doğum esnasında hissettiği panik duygusunu sahiplenerek bedeninde izler taşıdığını farketmiş ve tedavisini bu sürece bağlı olarak sürdürmüş.
Hamilelik döneminde annenin tüm duygulanımı ve düşünceleri bir şekilde bebeğin içinde gezmeye başlıyor.Bu da anne ve bebek arasındaki bağın doğumdan önce başladığı gerçeğini ortaya koyuyor.