Bir varmış bir yokmuş. Zamanın birinde bir kişi varmış. Bu kişi bozkırın uçsuz bucaksız halinde zaman zaman derin düşüncelere dalarmış. Kırkikindi yağmurları sonrasında çobançantası, geven , katırtırnağı, abdestbozan vb. çiçekli yeşil elbisesini yeniden giyerler ve renk cümbüşü gören gözlere uzun seneler unutulmamış. Bu kişinin Ürgüp'te en sevdiği vakit, dolunay vaktinde bir tepede peri bacaları manzarası altında yıldızları izlemekmiş. Devler cüceler ve tepe göz bağbozumundan sonra buraya gelirmiş.
Bağbozumunda bu coğrafyanın en güzel üzümlerine her evde sanki şiir yazılırmış mutluluktan. Devler en çok ta peri bacalarından korkarmış bu yüzden herkes üzümlerini buraya saklarmış. Devlerin üst dudağı gökte alt dudağı ise yerdeymiş. Geçen gün evleri toza boğan ve kırık dökük evlerde zarar oluşturan bir kasırga bile insanların mutluluğunu azaltmamıştı ki.. Bu fırtınanın sebebi devlerin kendi arasında dövüşmesiymiş. Şimdi bu kişinin yapacağı tek iş kalmış. Hatta yıllardır bu ani bekliyormuş. Şehir merkezine gidip bir tane mercek almak. Sonra da köyün girişindeki çeşmenin kitabesini dedesinin anlattığı şekilde kayıt altına almakmış. Kim bilir belki bu kişi devleri köyden kovmanın bir yolunu bulur ve yaşadığı köyden ve dedesinden hayır duası alır.