Hayatta severek okunan kitaptan ayrılma diye bir şey var. Öyle acı öyle zor gelir ki insana,aşk acısı gibidir. Sanki sevgilinizle vedalaşırmışcasına ayrılır elleriniz sayfalarından. Yapraklarının kokusunu son bir defa daha içinize çekmek istersiniz. Acaba sonu ne olacak diye iple çektiğiniz ve öğrendiğiniz kitap sizi yeni maceralara uğurlayacak olsa da, siz okuduğunuz en son kitabın hikâyesinde ve kahramanlarında kalırsınız bir süre. Hatta yeni okumaya başladığınız kitabınızla istemsizce kıyaslama yapar beyniniz. Aynı heyecanı, aynı serüveni, sürükleyiciliği arar durur. Sonra farkında olmadan kapılırsınız yeni romanınızın ahengine. Sanki bir anda okuma perilerinin sihri sizi hemen sayfanın ortasına koyuverir. İçinde bulursunuz kendinizi. Yüzlerce kelime binlerce harfin arasında yolculuğunuzun matematik hesabını yaparsınız. Sayfa sayıları korkutur ilk etapta. Ne kadar uzunsa, okuyup bitirdikten sonra ayrılık o kadar zor gelecektir bilirsiniz. Hep yanınızda olan çikolata ve kahve ise olmazsa olmazınızdır. Bir onlar vedalaşmaz, ayrılmazlar sizden. Hatta her ayrılık sonrası ilk teselli çikolatadan gelir. Yer, mutlu olursunuz. :) Uykulu gözlerle zor bela okumaya tutunurken kahve hemen imdadınıza yetişiverir. O mis gibi kahve çekirdeklerinin sayesinde sayfalara tutunursunuz sıkı sıkı.
Hep derler ya, anne olmadan evlat aşkını anlamazsınız diye.
İşte bu yukarı da anlattıklarımı da kitap aşığı olmayanlar anlamaz :))