Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
Kitap Okumanın Usulü Var mıdır? - Sözümoki
29 Kasım 2019, Cuma 01:06 · 212 Okunma

Kitap Okumanın Usulü Var mıdır?

Hayatta her şeyin olağan bir seyri ve olması gereken bir usulü var. Yaşamla eş anlamda olabilecek yemenin, konuşmanın, yürümenin hatta uyumanın bile bir usulü var. Ve bunları usule aykırı yaptığımız zaman hayatın bazı alanlarını felç etmiş oluyoruz. Usulsüz yemenin fazla kilo olarak bize döndüğü, uykunun tembelliğe, usulsüz konuşmanın gevezeliğe ulaştığı aşikar. Birçokları için hayattan çok uzakta olsa da elbette kitap okumanın da bir usulü var. Usulüne göre okunduğunda alınan lezzet ve fayda paha biçilemez. Kitap okumak ruha yapılan gıda takviyesi gibidir. Nasıl ki eti, kola vb. gazlı içeceklerle tüketmek, etin vitaminini öldürüyorsa; kitaplar içinde böyle hususlar olduğunu söyleyebiliriz. Elbette bir doygunluk hissi verecektir. Ama ruh ve kalp ondan alması gerekeni alamayacaktır.
Peki bu usulleri neye göre belirliyoruz?
“Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır” atasözü mukabilinde, bu konu da kişiden kişiye elbette değişir. Öncelikle okumadaki hedef çok önemli. Örneğin ben okuduğum kitapların kalıcı olmasını ve hayatıma dahil olmasını önemserim. Bir kitabın yazarı, hatta kısa da olsa hayatı, yayın evi çok önemli. Bunlar kitabın adı geçince hatırladığım ilk şeyler oluyor. Kitabın içeriği kısmı ise en önemli yer. Okuduğumuz kitaptan en az birkaç örnek verebilmeliyiz. Ancak bugün değil örnek vermek; yazara ve yayın evine bakmadan okuyan kişiler var. Çok uzaklara bakmaya gerek yok; bu kişiler biziz, bizden birileri. Bu kadar sığ okunuyorsa okumanın ne anlamı kalıyor? Büyük bir kitaplık hayali olan küçük kardeşime “zihninde kocaman rafların olabilir” demiş ve “bu kitaplıktan da zor, o kadar kitabı nasıl beynime sığdıracağım?” cevabını almıştım. Acaba haklı olabilir mi?
Bugün çok az kitap okuyan ve içeriğini hatırlamayan bir toplum olduk. Bunun sebebi elbette zeka geriliği değil; nasıl okumamız gerektiğini yeterince bilmiyoruz. Herkesin kendine göre bir hatırlama şekli olsa da ben, “söz uçar, yazı kalır” tabirinin arkasında durmayı tercih edenlerdenim. Okuduğumuz kitapların isimlerini tutmak ile işe başlayabiliriz. İlk okuldan günümüze okuduğunuzu hatırladığınız tüm kitapları bir deftere tutmak çok iyi olacaktır. Milenyum çağının bizden aldığı bazı şeyler arasında ne yazık ki defter de var. Defteri çok aktif kullanamıyor, her an not alıp yazamıyoruz ya da üşeniyoruz. Okuduğumuz kitapların çetelesini tutabileceğimiz oldukça faydalı kitap sosyal ağları var. Adınıza bir hesap oluşturup okuduğunuz kitapları kaydettiğinizde okuduğunuz kitapları yazar, tür, kaç günde okuduğunuz vb. tüm bilgileri kaydediyor. Bu bakımdan defterden çok daha az zahmetli ve bunları yürürken bile yapabiliyorsunuz. Diğer güzel yanı okuduğunuz kitaba dair hatırlamak istedikleriniz telefonunuzda oluyor ve zahmetsiz ulaşabiliyorsunuz. Ancak bu çetele işinde düzen ve istikrar çok önemli. Başladıktan sonra devamı gelmeyecekse bir anlamı olmuyor. Hiç başlamamak ve yarım bırakmak arasında pek bir fark göremiyorum. Kitapların adını hatırlamak içeriğini hatırlamak için bir adım olur kanaatindeyim.
Bir diğer mesele kitabı okurken ortaya çıkıyor. Kitaba kundaktaki bebek gibi hassas davranıp yazmadan, çizmeden okuyanları anlayabilmiş değilim. Kitabı sonradan açtığımız zaman okumak istediğimiz ve önemli gördüğümüz meselelerin altını çizmeliyiz. Hatta kitapta bazı cümleleri deforme ederek yanına not almanın da faydası olacaktır. Kitabın altını çizmek de kişiden kişiye değişiyor. Kitaba çok hassas davranmasam da cetvelle çizmek çok önemli diye düşünüyorum. Bu elbette bir şart değil, kişinin göz zevkine göre kitabı katletmesini de doğal karşılayabilir durumdayız, yeter ki altını çizip sonra çizdiği yerleri tekrar okusun ?
Satırların altını renkli kalemlerle çizmek ufakta olsa bir yenilik demektir. Yenilik insana heyecan verir. Kitap okurken ayraç, kalem vb. materyalleri değiştirmek iyi olabilir. Tükenmez ve fosforla çizmek ise tamamen göreceli. Tükenmez kalem cetvel kullanıldığı takdirde pek sorun oluşturmuyor (kalemin akmaması önemli) fosforlu kalem ise tamamen ruh haline bağlı diyebilirim. Cetvelle uğraşmanın eziyet verdiği dolmuş, otobüs durağı vb. yerlerde fosforlu kalem kitaba zarar vermediği için iyi olabilir.
Çizdiğimiz yerlere kendimizce bazı semboller ekleyerek satırın önem derecesini de belirleyebiliriz. En sık kullanılan yıldız, ünlem, tik işareti vb. sembollerin anlamlarını belirleyerek kullanımı iyi oluyor.
Kitap üzerine not almaya gelince; bazı kitapları okurken noktayı bulana kadar sayfayı devirmiş oluyorsunuz. Bunu Ali Şeriati ve Seyyid Kutub okumaya ilk başladığım zamanlarda çok yadırgıyordum ve paragrafı olduğu gibi hatırlayamamak çok canımı sıkıyordu. Buna çözüm olarak her paragrafın yanına kısa kısa özetler çıkarmaya başladım ve bu özetleri kendi cümlelerimle yazdığım için unutmuyordum. Uygulayan birkaç arkadaştan aldığım ortak dönütler ile herkesin zihnine hitap eden bir yöntem olduğuna kanaat getirdim.
Bir diğer kısım okuduğumuz yeri birilerine anlatmak. Bu kitabı çok kalıcı kılıyor. Bunun yalnızlığını çeken ve çekmeye devam eden biri olarak kendi kendime konuşmak bir çözüm gibiydi. Hatta Rumeysa hocanın “bazen kendi kendinizle konuşun” tavsiyesi üzerine bu konuşmalarım artmıştı. Tabi iş kendi kendine sorular sormaya ve bir de o sorulara cevaplar verip kendinle tartışmaya başlayınca sonu iyi olmayacaktı, o yüzden tamamen yazı dilini kullanmaya geçiş yaptım. Şu an kurduğumuz İdealist Okurlar bu soruna bir nokta oldu diyebilirim. ?
Bir diğer mesele kitabın içeriği. Özellikle Seyyid Kutub’un bazı kitapları kalın olmasına rağmen sadece beş konu başlığından oluşuyor. Bunun için kitabın başına kendi içindekiler bölümümüzü çıkarabiliriz. Mesela; İslâm’ın köleliğe bakışı: s.118, İslâm’ı komünizmden ayıran yerler: s.220 vb. numaralandırma yaparak ilk sayfaya yazabilir; kitap içine de kendi alt başlıklarımızı oluşturabiliriz. Bu en faydalı yöntem diyebilirim çünkü her kitapta bir tür akıl haritası yapmış oluyoruz.
Bir diğer husus kitaptaki bazı kelimeler. Anlamını bilmediğimiz kelimeleri kitabın arka sayfasına yazabiliriz. Bu kelime haznemizi geliştirirken bize ince noktaları iyi ifade edebilmeyi de öğretir. Bu kelimeleri ayrı bir kağıda yazarak işe başlamış ve kitabı emanet verdikten sonra içindeki kelime kağıtlarımın kaybolduğunu fark ettikten sonra her şeyi kitabın üzerine yazmaya başladım. Aynı hatayı siz de yapmayıp direkt kitabın üzerine yazarak başlayabilirsiniz.
Bunlar şu an uyguladığımız yöntemler. 15-18 yaş arası, altını çizdiğim satırlar için ayrı, kitap isimleri için ayrı, özetleri için ayrı ayrı defterler tutuyordum. Çok zahmetli ve fazla zaman aldığından elbette şimdi bunları yapamıyorum, bu kadarına da gerek yok. Şu an hepsini en zahmetsiz yapabildiğimiz imkanlara sahibiz. Yeter ki kullanmaya ve kitapları kaydetmeye üşenmeyelim ve devamlılık sağlayabilelim. Bu yöntemlere sesli okumak, kitabı bitirdikten sonra çizilen yerleri ve notları bir daha okumak vb. şeyleri de ekleyebiliriz. Okuduğum kitapları flood şeklinde twitterda paylaştığım zaman ise kitap oraya yazdığım şekliyle kalıyor. Zaten hesabı da bu amaçla kullanıyorum. Siz de kalıcılığı arttırmak için bu minvalde bir şeyler de yapabilirsiniz.
Bu yöntemler için “şimdi bunlarla mı uğraşacağız, çok saçma” vb. şeyler düşünüyor olabilirsiniz. Asgari düzeyde ve sadece masa başında veya sakin ortamlarda okuyorsanız bu yöntemlere ihtiyacınız olmayacak, o yüzden bence de kendinizi yormayın. Bu yazı sadece okurlar arasındaki etkileşimi arttırmak ve daha başka okuma yöntemleri keşfetmek için yazılmış bir yazı. Bir uzman tarafından yazılmadığı gibi alanında uzman olduğunu iddia eden biri tarafından da yazılmadı. Maksat gelişim sürecini hızlandırmak ve vesile olmak. Sizin de kitap okurken uyguladığınız yöntemler varsa bizimle paylaşabilirsiniz. Kitap okumanın abartısı olmaz. İçinde bulunduğumuz çağdan bu şekilde uzak kalabiliyor; zihnimizi ve zamanımızı ancak bu şekilde temiz tutabiliyoruz. Daha etkili bir yöntem bulana kadar olabildiğince kitaplarla yaşamaya devam edeceğimi belirterek tavsiye ediyorum.
Bu yazıyı yazarken “çok uzun, sonuna kadar okuyan çıkar mı?” diye soran arkadaşım vesilesiyle yazının sonuna kadar gelenleri tebrik etmekle birlikte teşekkür ediyorum. Kitapla kalın. ?
| Kronik Okur |

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Şerrinden korktuğun biri var mı? Neden korkuyorsun?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.