Yaşıyoruz kıymetli dost..
Belki de yaşadığımızı zannediyoruz . İçinde bulunduğumuz camia içinde gidip geliyoruz , ama yüreklerimizi cebimizde taşıyoruz sanki.
Hocam bu iş yürekle yapılır derdi. Soruyorum bu insanların yürekleri nerede ?
Bunca kalabalık arasında bir yürek diyorum , sadece ince olsun. " Fazla abartıyorsun , bu kadar derin düşünmekle yaşanmaz " diyen arkadaşlarımdan farklı olsun. Bazen ben de abartıyor muyum diye düşünmüyor değilim. Ama sığ düşünceli , kaba-saba insanlarla yaşamaktan sıkıldım biraz.
Sınava çalışıyoruz ; bulutlar muhteşem görünüyor. Yanımdaki arkadaşıma , " dünya çok güzel ama bir imtihana çalışmak zorundayız " diyorum. ' Sen arapçayı çok severdin diyor. ' Bu imtihan dünyasında , yüreğini bozuk para gibi , tükenmez kalem gibi cebinde taşıyan insanlar yoruyor beni. Zaten bir öğrendiğimiz şeylere ispatlamıyoruz sevgimizi , bir kitaplara bir de kara mürekkepli defterlerime kanıtlamıyorum kendimi.
Belki de kitaplar dışında yıllardır biriktirdiğim harçlıklarla fazla fazla kıyafet alsaydım , sosyal medya hesaplarımda butikler , kitaplığımda sadece ders kitaplarım olsaydı , sessiz gülmek yerine kahkaha atabilseydim kafam daha mı rahat ederdi ?
Yirmi birinci asrın gül dergâhındayım kıymetli dost , sık sık hatırlatıyorsun ; az zamanım kaldı.. Ama ben bir türlü kurtulamadım şu kitaplardan (!) Günlük diye adlandırdıkları , okuduğumda kimin için ne yazdığımı dahi anlamadıkları defterlerimi bir bırakamadım. Programlarda yazıp-okuyunca çok güzel oluyorsun , gece fener ışığıyla yazdığın yazıları kimse bilmiyor. Geçtiğimiz günlerde "Allah geceyi dinlenme kıldı " diyen arkadaşımın fenerimi sakladığını öğrendim :) Babamın ilk başladığım sene aldığı mp4 de bir aralar kayboldu ortalardan. Sonra şirin bir notla dolabımda buldum. Bazen gülüp geçiyor , bazen de ağlamak isterken görevimi hatırlıyorum.. Zaten artık pek de umudum kalmadı. Kütüphanelere tek gitmeye alıştım , kitap kritiği yapamayınca oturup özet çıkarmaya , şiirleri ses kaydına alıp sana atmaya da alıştım. Arkadaşlardan biri sağolsun kitap okuyan kalmadı , sen bir de şiir seviyorsun deyince kesin kanaat ettim. 10 Mayıs gününden sonra defterimi açmadım. Yazmıyorum... Şimdi sana ithaf etmek istedim , bu saatte sana şikayetlenmek istiyorum. İçinde bulunduğum durumu böyle anlatmama bakma. Kendi satırlarımda çalıp , kendim söyleyebiliyorum.. İnsanlarla aram gayet iyi.. Sadece yürekleri biraz tozlu onların. Kızamıyorum onlara.
" Coğrafyaları Şiirsizlik Parçalar " başlıklı bir dergi okumuştum. Coğrafyaları parçalayan şiirsizlik mi bilmiyorum ama bizim yüreklerimizi şiirsizlik parçaladı..
Yüreği ince arkadaşıma selametle. Bir telefon kadar uzak , altını çizdiğim satırlar kadar yakınsın ..
Ayağına taş , yüreğine yaş değmesin.