Kız Kulesi Efsanesi
Kız kulesi adası, ; zamanında Kubadabad Saltanat Kentinin haremliğiydi. Adanın etrafı büyük sularla çevrili bir kale ve tam ortasında da yüksekçe bir kule var idi. Bu kalede zamanının Selçuklu Sultanının kızı yaşamaktaydı.
Rivayete göre Sultan, bir gece sultan rüyasında kızının öleceğini ve ölümüne de bir yılanın sebep olacağını görmüştü. Bu rüyanın etkisiyle kızını kalenin ortasındaki kuleye kapatmıştı. Beton borular yardımı ile bu adaya su ve süt aktarımı yapmışlar. Bunu yapmalarındaki amaç ise yılanın hiçbir yerden adaya ulaşmamasıydı.
Üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra sultanın kızı ateşlenip yataklara düşer. Ülkedeki en tanınmış, en iyi hekimler kızı tedavi etmek için getirilmiş. Zor bela kızı tedavi edebilmişler. Kız sağlığına kavuşup ayağa kalkmış. Sağlığına kavuştuğunu kutlamak için, sultana ülkenin dört bir yanından hediyeler göndermişler.
Hediye gönderenlerden biri de yaşlı bir teyze imiş. Gönderdiği hediye ise sepet dolusu üzümmüş. Rivayete göre o sepetin içinde meğerse küçük bir yılanda varmış. Gece herkes uykudayken güzel sultanı ısırıp öldürmüş.
Başka bir rivayete göre: Hero ve Leandros isimli iki genç varmış. Hero, Afrodit’in rahibelerinden biriymiş. Aşık olması imkansız ve yasaktı. Çünkü o bir rahibeydi. Seneler sonra bir törene katılmak için Hero Afrodit’in tapınağından ayrılır.
Katıldığı törende Leandros ile göz göze gelmiş. O sırada birbirlerine aşık olmuşlar. Leondros aşık olduğu Hero’yu görmek için her gece yüzerek kuleye gelirmiş. O andan sonra aşkların kutsallaştığı söylenmiş. O günden sonra Kız Kulesi her gece bu çiftin aşkına şahitlik etmiş.
Hero, Leondros rahat gelebilmesi için her gece ateş yakardı. Bir gece yine yolu rahat bulabilmesi için yaktığı ateş rüzgar sebebiyle sönmüştür. Gecenin karanlığında yolunu bulamayan Leandros yolunu kaybeder. Ve Boğazın derin sularında boğularak ölür. Sevgilisinin ölmesinden Hero da kendini boğaza bırakarak ölür.