Nisan ayında bir akşam üstüydü. Takvim yaprakları 2025'ü gösteriyordu. Gece çatıya damlayan sert yağmur sesiyle uyanı verdim ve odama geçtim. Pencerenin karşısında hem yağmuru izliyor hem kokusunu içime çekiyordum. Karşımda boş bir sayfa ve o ilhamla yazıyordum.
Yazıyordum ama artık her satır başına Elhamdulillah'la başlıyordum. Rabbime şükür ediyordum. Bu güzellilleri yaşattıgı için, kederli gunleri geride bıraktıgı için çok şükur ediyordum. Aslında eşim hep kızardı bana? Bana iyisindede kötüsündede şükur etmemi söylerdi. Çok eğitir beni eşim. Onunla eskilerden konuşsak gozlerimiz yaşarır, gelecekten konuşsak her vaktimi onunla geçirememe korkusu baslardı bizde. Napalım çok sevmiştik?
O gece yine eline alınmış bir kalem ve kimbilir kaçıncı kitabını yazmaya başlayan yada bitirecek olan hafızımız, birden daldı yine kimsesizliğe. İnsaları düşündü ve onların içlerinde biriktirdiklerini yazıya dökmek isterken yine kapıldı o insaların dertlerine. Yine hüzün buldu yüreği.
Çayımı yudumlarken yağan yağmurunda verdigi huzunle gozlerimden yas akti derken! O geldi iceriye!
Hafizem, Hayâlim, Meâlim geldi. Bana bakar bakmaz dedi " Ah hafızim kac kere dedim yazdıklarınla yureklere derman ol ama sen o dermanda kaybolma" diye. O anda icerden aglama sesi geldi. Esim koşar adım gitti ve kizimla iceri geldi.
Züleyham benim. O ikisine baktığımda dedim birkere daha, "Elhamdulillah" diye. Ben artık bir degildim, koca yurekli hep arkamda olan Elif'im ve kucük prenses züleyham vardı. İyiki sabır demişim yıllarca! İyiki o ikisine baktıgimda siz benimsiniz benimm diyebilmişim demek için şimdi yazıyorum hunharca.
Düşünsene baba olmuşum, seninle geçen yıllarımı, seninle yoğrulan bunca geriye bırakmış olduğum kitaplarımı, sana yazdığım yazıları daha bütün bunları sana tek tek anlatamadan küçük bir yavrumuz olmuş istermiydin?
Sen benim bir kasa dolası çürük elmanın içindeki tek yemyeşil sağlam meyvemsin. Teksin ve temizsin.
Bir kızım olsun isterim, aynı senin gibi temiz aynı senin gibi berrak senin gibi kusursuz.
Her gece koynumuzda yatsın, onu sen eğit. Sen egitki senin gibi hafızın prensesi olsun.. Muhabbet edelim seninle be hayâl,
Her zaman diyorum sen anlat ben dinleyeyim. Senin o Mavi gözlerinde tutuklu kalayım, saatlerimi yesin bitirsin mas mavi gözlerin.
Kızımda senin gibi olsun. Senin gibi hep beyaz rengini giysin ve beyazı sevsin. Oda ilede anlatsın benim şimdi anlattığım gibi insanlara.
'Eğer geçmişinde siyah lekeler bırakıp beyaz sayfa açtıysan bilesin ki o beyazlıga sebeb olan lekeler seni hakikate kavuşturmuştur ve bilesin ki bazen Kirlenmek güzeldir"
Züleyham benim.
Nasilsin canim kizım. Gozlerine kurban olduğum.
Kim bilir nekadarda güzelsin nekadarda narinsin. Annenemi çektin yoksa :) İnşallah sende annen gibi hafız olup gercek anlamda yuruyen meâl olursun. Hep mutlu ol kızım. Senin canin yansa benim acır unutma. Senin kalbin kirilsa benimde kırılır aklindan çıkarma. Birgün seni alıp istediğin parklara istediğin giyim mağazalarina götürmeyi şimdiden hayâl eder oldum. Annen hep kizacak bana böyle şımartma diye. Ama olsun şımaracaksa benim kızım şımarsın.
Görüşmek üzere güzel kızım.