Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
Kokusu Gökçebeymiş - Sözümoki
27 Şubat 2015, Cuma 21:56 · 493 Okunma

Kokusu Gökçebeymiş

Bir kapıdan çok, ardına dek açık koca bir pencereden giriyorum. Ne çok farklı olduğundan diğerlerinden, ne de tıpatıp aynı. Yalnızca meraktan. Nereden esiyor bu rüzgâr demeye kalmadan, burnuma vuran bebek pudrası kokusuyla duraksıyorum.



İkili bir kanepede uzanmış, tek başına içkisini yudumluyor. Zihninden öyle hızla akıyor ki sözcükler, konuşamıyor. Bir tek parmak uçları ayak uydurabilir böyle zamanlarda ona. Ancak yazarak başa baş gidebiliyordu söylemek istedikleriyle..



O an ne karşılıklı oturuyoruz, ne de yanına ilişebiliyorum. Eski defterleri açıyoruz birlikte. Benden çok ötede olduğunu görüyorum. Seyrediyorum, kan ter içinde kalmış boylu boyunca vücudunu, üşür gibi bir hali vardı. Pek hali de yok aslında. Bu akşam böyleyim diyor, ‘tuhaf bir ruh hali’. Anlıyorum der gibi bakıyorum yüzüne, ben bile anlamıyorum diyor; ‘senin anlaman ilginç.’ Bütün kadınlar diyor, içkisinden bi’ yudum alıyor, ağzını ıslatmak için. Boğazı kurumuş, belki hep susmaktan. Devam ediyor; bütün kadınlar, ‘ben anlarım’la başlar ve ‘bu anlaşılmayacak bir şeymiş’le bitirir.



Ama ben o ‘bütün’ kadınlardan biri değildim. O gece henüz bunu nereden bilsin.



Dayanamayıp, yanaşıyorum usulca. Mutsuzluğunun omuzlarına sinmiş tortularını silkelemeye koyuluyorum, küçücük ellerimle. Onu hiç tanımadan, bilmeden başlıyorum sayfalarını çevirmeye. Keyifsizlik stabil bir durum, mutluluk sadece bir an…Çok anısı var, izleri öyle derin ki, kuyu misali. Delip geçmiş birileri, aşikâr. Saklasa da gizleyemiyor, hissediyorum. Öbek öbek açmışlar çukurları, yaralarına el sürebilene aşk olsun.



Tutunabilecek dalı kalmadığını, düşmeyi hak ettiğini söyleyince; içim el vermiyor, bi’ hışım çıkıveriyor ağzımdan, ‘ben varım!’. Zaten ben ancak ona yararım, en iyi bildiğim şeydir bu.. Kaybedecek bir şeyi kalmayanlara iyi gelmek. Sonrası hepinizin malumu.. Daha iyi bir insan olmasalar da toparlarlar kendilerini ve giderler. Bu masalı, sözlerinin hatırına bilmem kaç kere mutlu son ümidiyle en baştan yazmış kadınım, üç beş adama. Halden anlarım.



Öylece bakıyorum yeniden..Karşımda yüzlerce kadının bildiği bir adam vardı.Serseri demeye dilim varmıyor..Senin diyor, bu sikilmiş yerde ne işin var. Başımı sağa sola sallıyorum. Dikkatli ol diyerek cevabını önemsemediği bir cümleyle, beni uyarıyor. Köprünün altından akan sulara dalıyoruz. İçime sızıp, nakış gibi işliyor kendini bana, usulca..Kulağıma doğru eğilip, ekliyor; elde edene dek seversin, elde ettikten sonra siktirgit dersin. Biraz korkarak hak veriyorum. Kımıldamadan öylece duruyorum, nefesi vuruyor. Kalbim hafif tekliyor, susuyorum.



Kokusu göçebeymiş gibi, her tende biraz.. Buram buram kaç kentte, kaç kadın soluduysa, hepsinin amına koyayım demek geliyor içimden..Nefesim yetmiyor. Susuyorum.





Âşık olmaktan da korkup, sonra köpek gibi seven bir kadın olarak, ne yapacağımı bilemiyordum karşısında. Belki bu sefer değerdi, denemeden bilemezdim ki. Aslına bakarsanız; belkiler heyecan verici ama tatmin edici de değildi. Benim için hava hoştu da, o kıyımsızdı. Sesli konuşuyorum, onu tatmin edebilmek için. Gülüyorum da hem, istemem ki diyorum bir daha âşık olmak. Bilhassa sana âşık olmak hiç istemem. Kendimi bir inandırabilsem, onu da kandırabilecekmişim gibi geliyordu. Aslında nasıl özlemişim, birilerini gecemi gündüzüme katıp düşünmeyi. Birileri için endişelenmeyi, merak etmeyi.



Biraz rahatlamak için, içkisini elinden kapıp ağzıma deviriyorum. Püskürtüyorum, istemsiz. Ne zaman ciddiye almam gerekse birilerini, çok gülerim. Sarmal bir şey bu diyor, sen başlarsın sonra peşi sıra ben. O bir anda gelen kahkaha, yerini buruk bir tebessüme bırakıyor yüzümde. Yorgunluğu gözlerinden okunuyor, içime dokunuyor. Cesur bir korkaktım ben, anlayacağınız dilden. Bir defasında tutuşmuş, kaç kere yanıp sönmüştüm. Umrumda mıydı..



Uzun uzun susuyoruz karşılıklı, birbirimize. Benim aklım hala, âşık olabilmekte..



Karışıyoruz sonra gecelerce gündüze. Birden kaybolduğu oluyor, güneş her gün doğmaya devam ediyor ama sabah olmuyor, o gelmeden. İçki şişeleri kaybolmuş, birkaç mum aydınlatmasıyla gölgelerimiz duvarda. Üstelik bir yere varmak gibi bir gayem de yoktu onunla, yol arkadaşı olalım, kâfi. Garip bir huzur veriyor, kendimi alamayacakmışım gibi hissettirdiği oluyordu. Ondandı belki.. Ama aşk bu değil, o heyecanı duymuyorum. Benden geçtiğini anlıyorum, tatlı bir burukluk. Belki böylesi daha güzeldir, sadece sevmek belki bana da iyi gelir. Güvenmek,telaş etmeden,korkmadan.



Uyandığımda yüzüm sakallarından yanıyordu. Yatağın sol tarafında da o vardı, bedenimin de.Ayağa kalkıp bir bir üflüyorum odadaki mumları, içime bulanık sular serpip, kalbimdekileri de söndürüyorum hemen.



Tehlikeli sularda daha önce karşılaşmadığım türde birisiyle güne uyanıyordum..Dalgalı saçları da parmaklarımın arasındaydı..



Birazdan gidecekti..



Ve ben bu adamı ‘nasıl dize getiririm’in planlarını yapmaya çoktan başlamıştım bile..

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Sahibi olduğun sertifikalar?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.