Hem kaçış hem de son çıkış hem basit hem zor hem korkak hem cesur tutarsızlık bu seni dengede
tutan dengesizlik ezbere bildiğim bütün şarkıları unuturdun bana kabullenmiştim oysa sesini bile
duymamaya yada duyarak susmaya..
iklimler karışmış saçlarımın teline rüzgar vuruyor suretime bir sonbahar havası içimde hüzün
mevsimlere karışmış bir şekilde sanki günahlarım sorguluyordu beni sert bir şekilde ulaşıyordu keskin
sözleri bir bıçak yarası bırakır gibi değiyordu yüzüme karmaşıktı bu dünya insanlar mevsimler aylar ve yıllar
peki ya biz bu döngü de neredeydik düşüncelerimiz ile başa çıkmaya başladığımız da anlamlı bir olgu
oluşturabiliriz yalnızlık ile ilgili bir kaç manalı söz paylaştığımızda ve anılar hakkında eleştiri ve
tahlil yaptığımızda bir çok şeyin bambaşka olmasını dilerdik insan doğuştan bilgi sahibi olamaz merak merakı getirir ve seni yönlendirir bir çok eğilime.
kalbimiz sızlıyordu koca bir delik açılmış gibi hava sızlıyordu ciğerlerime bunalmıştı artık bir yerlere
gitmek ister gibiydi kaybolmak istiyordu bu şehirde adını anmamak kalabalık bir şehirde yabancı
suretlere karışmak istiyordu vedalar zordu her terkedilişte Ama vedalaşmak gerekiyordu çalan bu son şarkıya
sabah ezanı okuduğun da içimi bir ürperti kapladığın da bu hissettiğim şey ezanın üzerimde ki müthiş
etkisi miydi? yoksa gideceğim yerin zamanı gelmiş miydi avuçlarımı sıkıca sıktım terlemişti vücudum
konuşmak istiyordu konuşmalıydım...