İçimde bir karanlık var,
bazen o karanlık büyür,
gözlerimi kapattığımda
görmediğim her şey
bana yaklaşır.
Bazen korkarım,
görmemek,
duymamak,
görünmeyenlerin içime sızmasını
istediğimden daha fazla.
Ama sonra fark ederim,
korkularım,
gerçekten korkmam gereken
şeyler değil.
Onlar,
içimdeki seslerden,
kendi yaratmalarım,
gölgelere dönüştürülmüş
kaygılardan başka bir şey değil.
Ve belki de,
en büyük korku,
onları kabul etmek değil,
onlardan kaçmaktır.
Çünkü bir gün,
kaçtığın her şey,
sana en yakın olacak.
Korkular,
bizi tanıdıkça küçülür.
Ve belki de,
gerçek özgürlük,
korkularla yüzleşmektir.