Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
KURŞUN ASKER - Sözümoki

KURŞUN ASKER


Pencereden dışarı bakıyor, sokaktan gelen geçenleri, denizde hiç hareket etmiyormuş gibi görünen gemileri, sessiz sedasız öylece duran evleri izliyordum. Birden gözüm sokağın en eski ve bakımsız evine takıldı. Komşulara göre en az üç yüz yıllıktı. Sokağın yeni ve bakımlı evleri, bu eski ve harabe eve tepeden bakıyor gibilerdi. Bazen açık kalan pencerelerden, tarihi portreler, mızraklı asker bibloları ve antika eşyalar görünürdü. Bir şatoyu andıran evin, geniş ve dik mermer merdivenleri vardı. Bu ev, bizim evin tam karşısındaydı ve bazı geceler, pencereden bu evi seyretmeye bayılıyordum. Ay ışığında perili ev gibi görünen bu evi izlemek beni ürpertse de, garip bir haz alıyordum doğrusu.
Garip giyimli, peruğu anımsatan kabarık beyaz saçlı yaşlı bir adam, bu evde tek başına yaşıyordu. Kendisi gibi yaşlı, iki büklüm olmuş görünümüyle, onun bütün işlerini gören bir uşaktan başka kimseyle görüşmüyordu.
Onu izlediğim günlerde, bazen onunla göz göze geldiğimizden, aramızda bir arkadaşlık geliştiğini hissediyordum. Ve nedense, O’nun da benim gibi düşündüğüne emindim. Onun yalnızlığına üzülmekten alıkoyamazdım kendimi. Bir gün, kurşun askerlerimden birini aldığım gibi, evin kapısına dayandım. Kapıyı geç açan uşağın eline bıraktım ve bunu yaşlı amcaya vermesini istediğimi söyleyip, koşa koşa eve geri döndüm.
Birkaç gün sonra, kapımızı çalan yaşlı uşak, beyefendinin beni evine davet ettiğini söylediğinde, annem ve babamın şaşkınlıktan dona kaldıkları günü hiç unutmuyordum. Çünkü ben de çok şaşırmıştım. Geleni gideni olmayan, kimseyle görüşmeyen, hiç dışarı çıkmayan bu yaşlı beyefendi, beni evine davet etmişti. Bütün şaşkınlıklarına rağmen anne ve babamın izin vermeleri üzerine, hemen hazırlanıp, karşı eve geçtim. Bu eve ilk kez girecek olmanın yanında, bu eve ilk giren olmanın heyecanını yaşıyordum. Ellerim tir tir titriyor, kalbim çıkacak gibi gümlüyordu. Yüzünde gülümsemeyle kapıyı açan uşak, beni içeri nazikçe buyur etti. Sonsuz bir heyecanla uşağın peşi sıra ilerliyor, evin duvarlarına, eşyalara merakla ve hayretle bakıyordum. Daha önce hiç böyle garip ve eski eşyalar görmemiştim. Garip kıyafetli kadın portreleri, kocaman zırhlı şövalyeler, tavandan sarkan kocaman avizeler, yerde antika ipek halılar…
Uzun bir yürüyüşün ardından, neyse ki yaşlı adamın olduğu odaya gelmiştik. Dışarıdan bakımsız ve harabe gibi görünen evin içi oldukça temiz ve düzenli idi. Beni güler yüzle karşıladı yaşlı adam ve tokalaşmak için elini uzatırken de; ‘’ Hediyen için ve davetimi kabul edip geldiğin için teşekkür ederim küçük arkadaşım.’’ dedi. ‘’ Yalnız yaşadığınız için sıkıldığınızı düşündüm, size arkadaşlık etmesi için size kurşun askerimi hediye etmek istedim. ‘’ dedim. Bunu duyan yaşlı arkadaşım kocaman bir kahkaha patlattı ve ‘’ Ben yalnız değilim ki, bu evin her yeri anılarımla dolu ve sık sık bana ziyarete gelirler.’’ dedi ve yan odaya gitti. Sehpanın üzerinde duran kurşun asker; ‘’ Lütfen beni buradan götür! Burada çok sıkılıyorum ben. Sizin evinizdeki neşeli sohbetlerinizi, eğlenceli kahkahalarınızı özledim. Bu yaşlı adam çok sessiz, hiç konuşmuyor benimle ilgilenmiyor, burada çok yalnızım, lütfen beni de götür! dedi. ‘’ Sızlanıp durma, burası çok enteresan bir ev, biliyor musun, eski anıları da ona ara sıra misafirliğe geliyormuş bak, ne kadar ilginç, macera dolu ev bir burası, otur ve eğlenmene bak, zamanla alışırsın.’’ dedim. Yaşlı adam, elinde çerez ve şekerlemelerle dolu bir tepsi ve yüzünde tatlı bir gülümseme ile içeri geldi. İkramları hoş sohbet eşliğinde yedikten sonra, her şey için teşekkür ederek izin istedim. ‘’ Tekrar gel küçük arkadaşım’’ diyerek beni uğurladı.
Pencereden onun evine bakarken, karşılaşıyor ve yaşlı amcayla gülen gözlerimizle selamlaşıyorduk.
Bir süre sonra yaşlı amcaya tekrar ziyarete gittim. Bizim kurşun asker hala mutsuz bir şekilde köşesinde duruyordu. Beni görünce yine şikayet etmeye başladı. ‘’ Dayanamıyorum artık, lütfen beni geri götür, burası çok kasvetli bir ev, ve ben burada çok mutsuzum. Eski anıların nasıl misafirliğe geldiğini biliyorum. Benimkiler de geldiler. Karşı evde sizi görüyorum. Eski arkadaşım kurşun asker nasıl? O benden daha şanslıymış.’’ ‘’ Senin sahibin artık ben değilim ki, hediye geri alınır mı hiç?’’ Kurşun asker söylediklerimi duymaya dayanamamış, çok öfkelenmişti. Kendini kaldırıp yerlere attı. Onu bütün aramalarımıza rağmen bulamadık. Bir köşeye sıkışıp kalmıştı herhalde.
Bir ay kadar sonra yaşlı adamın öldüğünü duydum. Onu görmek için evine gitmek istedim ama annemle babam izin vermediler. Koskoca ev eskisinden de ıssız ve eski görünüyordu gözüme artık. Akşam üzeri cenazeyi almak için bir araba geldi, yaşlı amca tabutun içinde tek başına ebedi yolcuğuna çıkarken, arkasından ağlayıp göz yaşı döken benden başka kimsesi olmadığı için daha çok üzülmüştüm.
Çok geçmeden evi satılığa çıkardılar. Penceremden , şövalyelerin, portrelerin ve antika mobilyalarla halıların götürülüşlerini kalbimdeki acıyla izledim. Aklıma o evde kaybolan kurşun askerim gelmişti. Bahar gelince evi yıkıp, yerine yepyeni bahçeli, şirin bir ev yapıldı. Yıllar geçip, evlenince karımla bu evde yaşayacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. Bir gün karım bahçede çiçek fidanlarını toprağa dikerken, bir çığlık atıp elini birden çekti. Toprağı eşelerken eline sivri bir şey batmıştı meğer. Hemen karımın yanına koştum. Elinde toprağa bulanmış bir şey tutuyordu. Onu alıp temizledikten sonra anladım ki, bu o evde kaybettiğim kurşun askerdi. Şaşkınlıktan öylece kala kalmıştım. Karıma, yaşlı arkadaşımı, yalnızlığını ve ona yalnızlığını unuttursun diye hediye ettiğim kurşun askeri anlattım. Karım dinlerken sessiz sessiz ağlıyordu. ‘’ Bu kurşun askeri ömrümün sonuna kadar saklayacağım. Bana yaşlı adamın mezarını gösterir misin? Ziyaret etmeliyiz bence, onu yalnız bırakmamalıyız.’’
‘’ Yerini bilmiyorum ki, sorup öğrenebileceğim de hiç kimse yok.’’ ‘’ Ah zavallı adam, yalnızlık ne kötü şey’’ Karım mendiliyle kurşun askeri temizleyip parlattı ve evimizin en güzel köşesine koydu. Ona her baktığımızda yaşı adamı hatırlar, yalnız olmadığımıza sevinir ve sevdiklerimizin varlığına şükrederiz.
#wattpad #tumblr #blog #roman #öykü #şiir #kıssadanhisse #şair #yazar #blog #blogger #günlük #öykü #hikaye #şiir #yazar #kitap #kitapyaz #yazılarınkitapoluyor #kursunasker #arkadaşlık #yalnızlık #vefa

Diğer hikayeler;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Şu an da Türkiye'nin en iyi kurumu sence hangisi?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.