Güzel günlere esâretti âhular.
Seçemezlerdi kara günleri.
Esâsen çok severlerdi yazıları,
Gönüllerden kopan bu kuru güneşi.
Dallarında açan çiçeğe söylenirler,
Kokulu gül demetleri.
Ben geldim demeli.
Aynadan bir örtüm var, bembeyaz deseni.
Söyleyişler susturdu bugün âhengi.
Ne vardı Üstad!
Küskün otlar mı sardı,
Bu camdan deseni.
Buğulanmış güneşin içindeyim,
Parlayan yıldızın en dibindeyim,
Sulara yansıyan bir gölgeyim,
Çalılar içinde neyleyim?
Damar damar akan sularımdan bir göletim,
Su içmez bu bedenim,
Köklerim istemez,
Vefasız dertten bir damla su...
Açılsın yeryüzündeki dünyalar,
Söylensin, tohumlara verilen naatlar.
Bir üfleyen sesten melodiyim,
Şimdi en derinden esmeliyim.
Köşelerime çarpan bir bilgi,
Aklın akılsız kaldığı bir ülkedeyim.
Ey şirînem, dostum, sırdaşım!
Hangi bilgi için seninle geleyim?
Bilir misin hangi meskendeyim?