Bugün, günah ateşiyle kavrulan alemlerin yüzüne bir serin su gibi çarpılmış rahmet peygamberi Hz. Muhammed'in miladi takvimle doğum gününü kutluyoruz. Etrafımızda günlerden beri kutlu doğum haftası kapsamında etkinlikler var, mesela her gün rastlıyorduk Mecidiyeköy'ün ortasındaki Kur'an ziyafetine... Gayet tabii, Allah Resulü denince akla gelen en mukaddes ögelerden biri, O'nun en büyük mucizesi olan Kur'an-ı Kerim . Kuşaklarca ona aşık, ona meftun, ona ümmet olan dostlarımız, büyüklerimiz, sevdiklerimizle koruduk bu mukaddes emaneti. Yalnız acı ile fark ediyorum ki bazı insanlar, başının üzerinde taşıdığı bu hazineyi açıp bakmıyorlar bile, üstelik o insanların sınırsız tasarrufuna açık bir nimetken...
Bu tabii acı verici bir durum, etrafta bu kadar insanlıktan nasibini almamış saygısız terbiyesiz mahlukat varken insanlığın kullanım kılavuzunun ele geçmemiş olması çok acıklı. İnsanlığın o ulu rehbere, o yol göstericiye her zamankinden çok ihtiyacı var bu günlerde. Hiç düşündünüz mü, çağımızda tebliğ nasıl bu kadar önemli bir vazife haline geldi? Yalnızca Allah ve İslam tebliğinden bahsetmiyorum, doğruluk, iyilik ve insani değerler tebliğinden de bahsediyorum. Tıpkı Allah Resulünün dinine iman etmeyenlere de tavsiyede bulunduğu gibi, "Allah'ın yer yüzündeki halifeleri" olarak müslüman-gayrimüslim ayırt etmeksizin herkesi "insanlığa" davet etmek bizim görevimiz. O'nun bize mirası bu zira...
Ama insanlık nasıl bu hale geldi? Çünkü yabancı alemler, gayrimüslimler, İslam alimleri ve günümüz hocalarını takdir edip her sene onlara gıyaplarında ödül dağıtmayı, bir seneyi Mevlana yılı ilan etmeyi, Hz. Muahmmed'in öğretilerini üniversitede tez konusu yapmayı İslam aleminin önüne oyuncak olarak sunarken, bu mübarek insanların düşünce ve tavsiyelerinin tam zıddı şeklinde hareket ediyor, adeta bu kutlu büyüklerin aziz hatıraları ve felsefeleriyle alay ediyorlar. Önce o yılı 'Mevlana Yılı' ilan ediyor, sonra o yıl içinde Filistin'de Mevlana'nın yüz binlerce masum din kardeşini katlediyorlar. Ne yazık ki artık ülkemizdeki 'Kutlu Doğum' etkinlikleri de bu niteliklere sahip olmaya başladı. Ülkenin her yanında zulüm ve adaletsizlik kol gezerken Hz. Muhammed'in adını anmak bile bu insanların kendini daha da çirkinleşitrmesinden öteye geçemiyor. Biz insanlara bu mübareklerin hayatlarını anlatıyor ve bundan feyiz alamayarak onların lanetledikleri her ameli gerçekleştiriyor veya gerçekleşmesine izin veriyorsak, ancak kendimizi kandırıyoruzdur. Onların yaptığı iyiliğin zerresini dahi yapamazken sürekli o iyiliklerden bahsediyorsak da kendimizi avutuyor ya da avutmaya çalışıyoruzdur ancak.
Unutulmamalı ki insanlar belli bir itikad altında birleştikten sonra evrensel iyi imkansız değildir. Yeter ki Rahmet Peygamberi'nin ümmetinden zalimler çıkmasın... Esenlikle...