Gözlerindeki yağmur altında bir gar tenhalığı
Susmuşluğu gemisiz kalmış ulu bir liman
Uykularını çiğniyor yıldızların kalabalığı
Rüzgarlı deniz kapılarını açığı zaman
Kıvılcımlar uçuşuyor ısınmış saçlarından
İçindeki barut çizgisi kimsenin tutamadığı
Sarhoşluğu ayakları kesilmiş ikinci bir insan
Güvertedeki kadın sarhoşların anlamadığı
Bütün yenik gözleriyle yalnızlığa bakan
Geceleyin ürkek bir gemi geçti mi uzaktan
Dudaklarında giderilmez bir korku bulaşığı
Acımış bir iç sıkıntısı dilinin ucunda kalan
Bugün arsız ölümün hayasız sırnaşıklığı
Yarın bir iyimserlik gayzer gibi fışkıran
Yenilmişliğin mazutlu çamurundan