Lozan süreci 98 yıl önce bugün yeni kurulan Türk devleti için bir dönüm noktasıdır. Lozan konferansının Türk siyasal tarihindeki yeri bilinmektedir. Lozan, Türk milletini 11 yıl süren savaş döneminden çıkartmış ve barış ve huzura kavuşturmuştur. Ancak bununla birlikte Lozan, Osmanlı Devletini sona erdirmiş ve beraberinde yeni bir Türk devletini tarih sahnesine çıkartmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin doğuş sürecini Lozan tamamlamıştır. Ve bugün Lozan sistemi varlığını sürdürmektedir. Lozan Barış süreci bugünlere gelirken 2. Dünya savaşı ve soğuk savaş dönemlerinde varlığını korumuştur. Lozan müzakereleri 20 Kasım 1922'de İsviçre'nin Lozan şehrinde başlamıştır ve 24 Temmuz 1923'e kadar geçen 8 aylık süre içerisinde zorlu müzakereler sonucunda imzalanmıştır. Bu noktada Lozan, Sevr Antlaşması'nın yerini almıştır. Söylentiler ve iddiaların yanı sıra Lozan bir günlük bir anlaşma ve hezimet değildir. Toplamda 8 ay boyunca sürmüş olan bir süreç antlaşmasıdır. Bu anlamda uluslararası hukukta yer alan tarihteki en çok telgraflaşılan müzakereler söz konusudur. Lozan, karşılıklı telgraflar ile temas edilen ve müzakere edilen bir anlaşmadır. Lozan kimileri için Sevr sonrası edinilen büyük bir zafer iken kimilerine göre ise Misak-ı Millî ‘den ödünler veren bir hezimet olarak görülmektedir. Ancak bu konuda analizler yapılırken tarihsel perspektif de dönemin şartları ele alınarak, ideolojiler ve peşin hükümlerden bağımsız olarak çalışmalar yapılmalıdır. Lozan süreci 98 yıl önce bugün yeni kurulmuş bir Türk devletini Sevr sürecinden kurtarmıştır.
Lozan telgraf ve yazışmalarının önemini arttıran diğer bir etken ise diplomasinin öne çıkmasıdır. Türkiye'nin hariciyesinde bir geçiş dönemi yaşanırken bu sürecin yaşanması o dönemde Lozan'ı bir diplomasi merkezi olarak öne çıkarmıştır. Osmanlı Devleti yıkılırken onunla berberinde Osmanlı Hariciyesi de varlığını yitirdi. Ve sonrasında Saltanatın kaldırılması ile kalan son Osmanlı diplomalarının görevleri sona ermiştir. Lozan, Osmanlı diplomatik belgelerinden farklı olarak süslü ve detaylı değildir. İsmet İnönü kendisine Lozan sürecinde "Amatör Diplomat" ifadesini sürekli söylemekte ve Lozan telgraf ve belgelerinin bir asker kalemiyle yazılmış olması da bu ifadeyi desteklemektedir.
Uzun süredir tartışma konusu olan Lozan, iddialarda ki gibi 2023 yılında sonra ermiyor ve Antlaşma metini içerisinde gizli maddeler yoktur. Türkiye'nin yer altı kaynakları ve madenlerini kullanamadığı gibi bir durum söz konusu değildir. Şimdiye kadar gün yüzüne çıkmış olan bu asılsız iddialar spekülasyondan ibarettir.
Atatürk ve İsmet İnönü müzakereler boyunca mümkün olan en sert ve keskin hamleleri yapmak ve Türkiye adına olabilecek en kazançlı antlaşmayı elde etmek istemiş ancak Lozan'daki görüşmeler ve diplomatik hamleler bazı alanlarda mecburi yumuşatmalar ve ödünler vermeyi zorunlu kılmıştır. Sevr ile karşılaştırıldığında Lozan'da elde edilen sonucun son derece açık bir zafer olduğu ancak hedeflenen en yüksek noktalar düşünüldüğünde bazı eksiklikleri de olduğu değerlendirilmektedir. (euronews)
Bu noktada yeni kurulmuş ve işgalden yeni kurtulmuş bir devletin Sevr dikkate alındığında, Lozan'dan daha iyi bir seçeneği yoktur. Elbette Türk heyetinin karşısında İngiltere'nin, Fransa'nın en kurt diplomatları bulunmakta ve diplomasi yöntemlerini sıkı sıkı kullanan usta devlet adamları vardır. Apoletlerini çıkararak Lozan'a giden 39 yaşındaki İsmet İnönü'nün omuzlarında sadece Misak-ı Milli değil, kapitülasyonlar, Osmanlı borçları, azınlıklar gibi genç cumhuriyet için daha birçok hayati konunun ağırlığı ve sorumluluğu bulunmaktadır. Ve elbette tam istenilen ve alınabilecek mükemmel sonuç Lozan sonucudur denilmesi doğru olmadığı gibi Lozan bir hezimettir ifadesi de son derece yanlıştır ve Lozan siyasal tarihinin iyi okunamadığını göstermekte ve tarihi o dönemdeki şartlar ile incelememiz, analizlerimizi bu doğrultuda yapmamız gerekmektedir. Lozan'da elbette zaaflar ve Türk heyetinin istemediği kararlar alınmıştır. Lozan antlaşma metini içerisinde bazı noktalarda ödünler verilmiştir. Fakat Türkiye'nin tüm varlığıyla mücadele etmesi, bir bağımsızlık düsturu ve inancıyla diplomatik savaşlar vermesi yeni kurulan her devletin yapabileceği bir aksiyon değildir.
Sonuç olarak; Lozan daha iyisi yapılamayacağı veya yapılamadığı için bir zaferdir. Tarihsel ve diplomatik önemi olan bir anlaşmanın, iç siyasetin malzemesi haline getirilmesi ve ideolojik cümleler içerisinde zikredilmesi kesinlikle doğru değildir. İngiliz diplomat Sir Andrew Ryan röportajında; Lozan'da onursuz bir barış imzaladıklarını ve bu anlaşmanın İngiltere'nin şimdiye kadar imzaladığı en uğursuz ve kötü girişim olduğunu belirtmektedir. Bu bağlamda Lozan’ı, 24 Temmuz yıl dönümünde anlamak, ruhunu kavramak ve Lozan bilincine sahip olmak gerekmekte ve 98 yıl önce durduğumuz çizgide bugün gene durmaktayız.