bu mektubumu canımdan bir parça olan güzel adam vincent van gogh'a ithaf ediyorum. yazdığım mektupların ruhuna ulaşması dileğiyle.
"yıldızlı, yıldızlı gece
boya paletini, mavi ve griye"
sevgili gogh,
zor zamanlar geçirmekteyim. sahiden. kafamın içinde milyonlarca ses yankılanıyor. kulaklarım kanıyor, kulaklarım çınlıyor. düşünmüyorum, aslında istemiyorum. düşündükçe zihnim binbir parçaya bölünüyor ve dağılıyor şehre. ilaçlarımı artık içmiyorum meselâ. babam kızıyor, umursamıyorum. yoruluyorum gündüzleri, geceleri. pes etmek istiyorum. bana, benim olmadığım bir yer söyle lütfen vincent. soluklanmam gerek.
tüm gün boş sokaklarda dolaşıyorum -ki dolaşmaktan nefret ettiğim çevremce bilinen bir gerçektir- seni hatırlamak için.
olmuyor,
olmuyor,
o l m u y o r.
seni her geçen gün, her geçen saniye biraz daha kaybediyorum.
deliriyorum, delirmek istemiyorum. saklanıyorum, kaçamıyorum. dağılıyorum, dağıldıkça dağıtıyorum. çevremdeki herkes benden kaçıyor, kaçmayın diyemiyorum. bir şarkı var; sürekli dinliyorum. bağırarak söylüyorum. bu koca dünya beni duysun istiyorum.
kaybediyorum.
sesimi git gide unutuyorum. beni boşver. ölmeyi arzuluyorum. fakat biliyor musun, bunu diledikçe yaşama bir ilmekle tekrar bağlanıyorum. kördüğüm olmuşum, kendimi katrandan ayıramıyorum. yardım et bana, yardım et kayboluyorum.
dilsiz ve kimsesiz bir kadın olmayı diliyorum bir gece vakti. duvarlar, en yakın dostlarım oluyor. bazen düşünüyorum eski bir kasabada, küçük bir kulübede yaşamayı. duvarlar, en yakın dostlarım oluyor. on dört yaşımla oturuyorum karşılıklı. neden, neden, neden. neden yaptın bunu bize? sesimi kesiyorum, bir çocuk gibi duvar köşelerinde gizleniyorum.
on dört yaşım çok geride kaldı diyorum çoğu zaman, sanırım ben de onunla kaldım. adımlarım beni geçiyor ya, ona ulaşamadım. sadece geçmişten birkaç parça pay ettim kendime; sana dair her şey, yaşamımı armağan ettiğim sana dair her şey. ne çok seviyorum seni, biliyor musun? Bir gün ben de keseceğim kulaklarımı. duymayacağım onları, duymayacağım.
her şey bir kenara belki de bu dünyaya fazla geldi sevgin. bu koca dünya sığdıramadı içine seni. çok acımasızca değil mi; bir sanatçı içine dünyayı sığdırıyor, dünya bir sanatçıyı içine sığdıramıyor. böyle dünyaya dünya demek yakışır mı o zaman bize?
gogh, Bayan Rey'in dediği gibi bizler ölmek için doğduk. yaşamadan ölemem ben. yaşamalıyım. senin için de yaşayacağım. bir nefes daha çekip, usulca ve uzunca, hep seninle yaşayacağım.
bir de Winehouse var, biliyor musun; öldükten sonra albüm satışları artmış. aptal insanlar. değer vermeyi bilmiyorlar.
bazı insanlar var; katlanamıyorum, dayanamıyorum, utanıyorum; çok utanıyorum. her gece o vicdanla, nasıl, nasıl; inanamıyorum. korkuyorum, istiyorum ki yanına geleyim; yapamıyorum. düşüncelerim batıyor etime.
acıyor,
acıyor,
a c ı y o r.
sakla beni, lütfen sakla.
tanrı'm, seni yanına alsın.