Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Hülyam
Büyüdükçe büyüyor deniz gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum tatlı dilberim
Ben seninim artık sensiz hayat boş
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski gayseri midir?
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun
Ben yine sesizce sırım sıkmak ıslandım sensizlige
Sevmek kimi zaman rezilce boş korkudur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Bir evde yoksul bir gramafon çalıyor
Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun
Yalnız kaldım bu âlemde herkes kalabalik
Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir damla sızıyor deniz gözlerinden
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor ucuruyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin..
Şensiz dünyamda gülemiyorum