Akşamın dokuzbuçuğu falandı, dışarda hafif bir yağmur yağdığını bizim evin köşesinde ki sokak lambasının Işığına gözüm çarptığında fark ettim. Merhaba yağmur hoşgeldin. Balkonda yudumladığım kahvemi yarım bırakıp üstüme bir şey almadan çıktım evden. Yağmurda yürümek kendimi iyi hissetmediğim zamanlarda hep bir kaçış olmuştur bana. Tam da şuan olduğu gibi. Yine o geliyordu aklıma. Aklım gidiyordu. Bana yaptıkları yaşattıkları bir film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden. Bir insanın varlığına alıştıktan sonra yavaş yavaş yok olduğunu görmek acı verici. O zamanda yağmur yağıyordu. En son buluştuğumuzda. Yapamıyorum değip hızla uzaklaşması, kaçması sekiz yıl birlikte geçirdiğiniz evlilik çoluk çocuk hayalleri kurduğunuz kişi için fazla abes bunu anlamlandırmak imkansız. Hala geleceğine inanıp balkonda, pencere kenarında beklemek. Belki karşılaşırız umudu ile saatlerce bilmediğin sokaklarda sabahlamak beynimden çok kalbim,düşüncem yoruldu. . Ve o benden habersiz. Bilmem hangi adamın suratına kaçıncı kez güldü bu gece. Yada kaçıncı uykusunda. Şimdi kapattı sokak lambaları gözünü. Onu biri uyandırsın sabah oldu. Biri beni de uyandırsın. Seven gitmez di.