Merhamet Geçmişte Mi Kaldı?
Yaşlı adam yorgunluk ve açlığın vermiş olduğu bitkinlikle girdiği sokaktaki evlere iyice göz gezdirdi. Ardından alnındaki teri silip gözüne kestirdiği eve doğru yaklaştı. Eve yaklaşınca çok net bir şekilde doğru yere geldiğini anlamıştı ve evin avlusuna girdi.
Evin tahta kapısına birkaç defa sertçe vurdu. İçeriden ayak sesleri gelmeye başladı ve kapı açıldı. Kapıya güzel genç kız bir çıktı, yaşlı adamı gözleriyle baştan aşağı süzdü. Yaşlı adama ne istediğini sordu.
Yaşlı adam “Kızım çok acıktım. Bana bir kap yemek verir misin? Ama onun öncesinde bir bardak su ve ayran verir misin?” dedi. Tırnaklarındaki ojenin kuruması için üflerken yaşlı adamın söylediklerini terbiyesizlik olarak algılamıştı kendince.
Hangi hakla kendisinden yemek istiyordu. Üstelik yemeği verecekmiş gibi öncesinde su istiyordu. Adamı aşağılayacak şekilde “hadi başka kapıya” derken içinde hiç üzüntü ve adama acıma duygusu yoktu.
Yaşlı adam birkaç adım geri çekilerek, bir şeyler anımsamış gibi “Senin kardeşin var mı kızım?” diye sordu. Kız ise aynı tavırla “hayır amca tek çocuğum ben? Hadi iyi günler sana!” diye cevapladı. Kapıyı tam kapatacakken yaşlı adam onca azara rağmen “Bu evde bir kız küçük yaşta böbrek ameliyatı olmuştu. Sadece şu an ki durumunu merak etmiştim. Ne yazık ki bu soruyu cevaplamaya dahi tahammülün yok. Yazık, çok yazık. İyi günler sana.” diyerek uzaklaştı yaşlı adam.
Genç kız o sırada eski zamanlara gidip, böbrek rahatsızlığını ve zor geçen ameliyat sürecini hatırladı. Seslere gelen babası ne olduğunu sorunca, anlattı olanları genç kız. Babası aklına gelen kişi mi acaba diye kızından yaşlı adamı tarif etmesini istedi. Daha sonra kızına pişmanlıkla bakarak “En zor günlerimizdi, sen çok küçüktün, böbreklerinden ameliyat olman gerekiyordu ve bu ameliyat hiçte ucuz bir ameliyat değildi. Ben ise o zamanlar iflas etmiş ayağa kalkacak durumum yoktu. O adam eşiyle umreye gitmek için para biriktirmiş, eşi vefat edince de bize yardım etmişti. Belki de o adam olmasaydı sen bu zamana kadar gelemezdin ve ben şu an çok utanıyorum kendimden ki sen gibi bir kız yetiştirmişim. Kapısına gelen muhtaç insana bir bardak suyu çok görecek kadar merhametsizmişsin...”
Gerçekten de zaman ilerledikçe insanların yardımlaşma duyguları mı köreliyor? Bizlerin bu duruma gelmesindeki sebep neydi?
Artık insanların eskisi kadar merhametli olmamaların altında yatan sebep güvensizlik olabilir ya da ailesi tarafından çok şımartılmakta olabilir. İlk seçeneği ele alırsak belki de insanlar haklı olabilir. Yardım isteyen insanın gerçekten yardıma ihtiyacı mı var yoksa başkalarından geçinmeyi huy mu edinmiş bilemiyoruz. Günümüzde pek çok kişi dilenmeği para kazanmak için yapıyor. Hatta öyle insanlar var ki dilenerek oldukça çok zengin oldular. Peki biz böyle insanlar yüzünden yardım edemeyecek miyiz?
Güvensizlik duygusu içimizdeki merhamet duygusunun üzerini örtmeye başlamış. Belki de merhametsiz diye düşündüğümüz insanlar güvensizlik duygusunu yenememektedir.