Bugün ne yazsam diye düşünüp, etrafı gözlemlerken dikkatimi çekti, mutsuz insanlar. Tam bir kriz yaşıyoruz aslında ve bunun adı mutluluk krizi.
İlk önce krizin anlamını açıklıyarak başlamak istiyorum. Kriz nedir? Diye sorsam; Size ne cevap verirdiniz? Veya aklınıza gelen ilk cümle ne olurdu? Bence kriz yoksunluk, eksiklik, tükenmişlik demek derdim size.
Neyse artık konumuza dönelim. Ülkemizde hatta dünyamızda bir çok kriz vardır. Yaşanmış yaşanmakta olan ve bitmiş olarak üçe ayırabilir. Mutluluk krizi de yaşanmakta olan krizlerimizden sadece biri ve bence en kötü krizlerimizden sadece biri, mutluluk krizi de ne diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Bugün size bu krizi yüzeysel olarak anlatıcağım, hiç merak etmeyin hayatım boyunca öyle insanlar tanıdım, gördüm, işittim ki mutlu olmaya korkuyorlar, çekiniyorlar, hatta mutlu olmamak için üzülmeye çalışıp ağlayanları bile duydum. Mutlu olamak istemiyorlar, kaçıyorlar. İşte tam anlamıyla biz buna mutluluk krizi diyoruz.
Sokakta, okulda, işte her yerde görebilirsiniz bu krizin etkilerini. Sadece etrafınıza bakmanız yeterli olucaktır.İnsanlar hep mutsuz, sinirli ve her an kavga etmeye hazır şekilde kaba, şimdi diceksiniz ki bana günümüzün şartları bunu gerektiriyor! Bende diyorum ki mutlu olan insanlar için bu şartlar geçerli değil mi? Evet geçerli hatta bence mutsuzlara göre daha fazla geçerli çünkü o insanlar yaşamayı biliyor mutlu hayatla asıl onlar şavaşıyor, onlar mücadele veriyor; Bununla mutlular aslında. İnsanlar korkuyor aslında mutlu olmaktan.
Bazen soruyorum neden? Neden, bu kadar üzgünsün veya neden sinirlisin?
Aldığım bazı cevapları paylaşıyım sizinle, en klasiği ise; yoo herzaman ki halim, sana öyle gelmiştir, deyip kestirip atarlar. Ama bazılarıda korkar ciddi anlamda korkar mutlu olmaktan evet yanliş duymadınız korku.
Peki insan neden korkar mutlu olmaktan diye sordum bu kişilere ve aldığım cevaplar epeyce enteresan demeyi isterdim ama değil çünkü hepimizin içinden geçen cevaplar bir çoğu bu kriz ortamında, gülmeyi mutlu olmayı zayıflık olarak görüyorlar. Bu tür insanlar hakkında söylenen bazı klasik sözler de var aslında bir kaçını paylaşıyım sizlerle;
Sen onun böyle sert, suratsız olduğuna bakma aslında içi yumuşacık, pamuk helva gibidir.
En çok söylenen sözdür belkide bu tür insanlar için o zaman bu tür insanlar bunu kendilerini diğer insanlara karşı korumak için bir yol olarak izliyor olabilir mi? Belkide mutlu olunca, gülümseyince hatta kahkaka atınca savunmasız kalıyorlardır, olamaz mı? Mutsuzluk onlar için bir kafkandır belkide.
Mesela ben bir şeyi çok merak etmişimdir bu yaşıma kadar insanlar sokakta ve yanınızda ağlayınca rahatsız olmayız ama neden gülünce rahatsız oluruz? Hatta bir de kahkaha atmasındansa hıçkırarak ağlamasını tercih ederiz. Çünkü rahatsız oluruz biri gülerken yanımızda hatta üstümüze bile alınırız. Acaba bana mı güldü! Hemen kendimizi inceleriz sonra yanımızda biri varsa onu ve ya o ortamdan hızlıca uzaklaşırız ya da laf atar kavga çıkartırız. Hayırdır birader sen bana mı güldün gibisinden. Halbüki sebebi birazcık kıskançlık olabilir mi? Yani şunu demek istiyorum, ben mutsuzken, sinirliyken onlar nasıl mutlu gibisinden mesela.
Sizce de mantıklı mı? Hadi ama dürüst olalım. Bizde gülelim, bizde mutlu olmaya çalışalım, hatta bizde kahkaha atalım onlar gibi. Önümüzde engel var mı, bence yok. Tabi sana heryerde kahkaha at demiyorum sadece mutlu ol, olumlu yaklaş hayata, insanlara, doğaya; Gül eğlen dolasıya yaşa hatta gülümse hayata.
İnanın somurtmak için o kadar çok zorluyoruz ki kendimizi. Halbükü bunun kolayı var, gülümsemek.
Artık mutlu olmaya ve gülümsemeye karar verdiğinizi varsayalım. Nasıl yapacağım ben bunu diyorsanız, en baştan başlıcaksınız. Yani bunca yıl somurtmaktan sonra zor gelebilir çunkü gülümsemek, hatta çekinip, korkabilirsiniz.
Korku nedir, neden korkulur, insan gülümsemekten hiç korkar mı? Bunca yıl mutsuz olup, somurtduktan sonra nasıl bir anda gülebilirim diyorsanız, bu işe en baştan yardımcı olacağım siz sayın okuyucularıma; Hiç merak etmeyin. İlk başta gülümsemeyi öğrenmekle başlayacağız bu yolculuğuza Eğer bu krizden çıkmak istiyorsanız bunu yapmanız lazım başka çareniz malasef yok.
Gülümsemenin nasıl olduğunu unutanlar için anlatacağım sizler dudağını sağ ve sol tarafa hafif gerilmesiyle olur, iki türü vardır. Birincisi dişi göstererek diğeri ise göstermeyerek. Şimdi diceksiniz ki niye durup dururken gülümseyim, delimiyim? Ben size her yerde yapın demiyorum ona siz karar vericeksiniz. Örneğin her sabah sıcacık bir gümsemenin yanına koyacağınız bir günaydınla başlayın okula, işe hayata bu kriz benim gülmemlemi biticek diyorsanız unutmayın gülümsemek başlangıçtır. Siz yapın faydasını görüceksiniz. Peki gülümsemek ne işe yarar diye merak ediyorsanız, hemen cevaplıyorum ilk önce hasta olmanızı engeller. Bilim adamları kansere bile iyi geldiğini söylüyorlar çok mu fazla düsünüyorsunuz? Düşünme. Boş şeylere kafanı yorma, hayat güzel ve kötü olan hızla geçmesi bunun tek çaresi ise gülümsemek.
Hadi gülümseyelim şavaşalım kanserle, hadi sımsıcak bir gülümsemeyle yeni bir güne uyanalım herkese günaydınn...