Avuç avuç mutluluk taşıdım,
Hüzün girdabındaki yüreğime
Büyük bir saflıkla
Mutluluk parmaklarımın arasından,
Kum taneleri gibi dökülüyordu
Su gibi akıyordu avuçlarımda
Avuçlarımdaki mutluluktan geriye gam kaldı.
Mutluluk anlık heves, bir tutam,
Bir fidan, bir koku, bir gülüş, bir his
İki olmayan, idame edilemeyen
Elle tutulamayan, gözle görülemeyen
Seyyar, ikamet adresi yok ki, hüzün mü?
O hüzün ki hücrelerimize işleyen,
Kanımıza karışan,
Yüreğimize kezzap misali akıp parçalayan..
O hüzün ki şiirler yazdıran,
Notaları isyanla şaha kalkan şarkıları söyleten
Hüznün ikamet adresi değişmez
Dağın karnında kaynayan ateş kütlesi gibi
Her an patlayacak olan
Mutluluk küçük bir kuş, uzaklara uçan,
Hüzün bir karabasan gibi
Gece oldu mu çöken ve çökerten.