Anlayamıyorum. Gercekten,nasıl anlamam gerektiğini anlayamıyorum. Yargıladığım,tahammül edemediğim her davranışın aynısını kısa bir süre sonra elimde olmadan ben uyguluyorum. Bu,hayatın benim gibi tembel bir öğrenciye,dersi kafasına vura vura anlatma biçimi. Peki tam olarak nasıl anlamalıyım. Karşımdakini yeterince dinlersem onu anlamış olur muyum? Fikrimi söylemeye dahi hakkım yok mu? Çünkü sadece fikrimi söylediğim konularda bile,aynı deneyimi yaşadığım olmuştur çok. Belki de hayat bana yüzeysel anlayış kavramından çıkmam gerektiğini anlatmaya çalışıyordur. Bir tanıdığım var mesela,sürekli şikayet etmeyi çok sever. Sever diyorum,çünkü onunla o kadar çok muhabbet ediyorum ki,artık söylediklerinin altındaki gizli anlamı görebiliyorum. Eşinden,çocuklarından,hatta bazen çok severek yaptığı hobilerinden. Fakat bunun altındaki "bak gör ben nelerle uğraşıyorum,herşeye ben yetişiyorum,ben olmasam bu ev bir gün ayakta kalmaz " mesajını alabiliyorum. Ve bunun böyle olduğunu düşünmemdeki en önemli etken kendisini çözümlere tamamen kapattığını görmem oldu. Ona tamamen iyi niyetle sunduğum her çözüme bir bahane üretip,en sonunda "sen benim yerimde olsaydın iki gün dayanamazdın,senin hayatın güzel tabi " demesi oldu. Belki de haklı. Bu bedende,bu varlıktaki karakterim,sürekli şikayet eden,sürekli mızmızlanan,sürekli ne kadar mağdur olduğunu ispatlamaya çalışan insanları kaldıramıyor. Ancak,onun varlığında olsaydım,onun yollarında yürüyüp,onun eksikliğini hissettiği şeyleri hissetseydim belki bende onun gibi olurdum. Eskiden anlamayı sadece teşhis koymak zannederdim. Bunu böyle yapıyorsa sebebi budur,bu şekilde düşünmeye veya yapmaya başlarsa sorun çözülür. Ya da yeterince dinleyip,karşımdakinin,derdiyle egosunu tatmin ettiğini görsem bile "olsun yaaa,onun da işi zor tabiiii" deyince anlamış olduğumu zannediyordum. Oysa gerçek deneyimin,gerçek anlayışın bu olmadığını gösteriyor size hayat,aynılarını yaşatarak. Aynı olay sizin başınıza geldiğinde,tüm çözümlerin canı cehenneme diyebiliyorsunuz. Ya da o insanın yaptığı gibi,çözümler orada size bakarken,mızmızlanmanın iğrenç konforuna kaptırabiliyorsunuz kendinizi. Hayat aslında,döve döve nasıl anlamamız gerektiğini öğretiyor bize.