Nazi Deneyleri ve Holokost
Günümüzde hayallerin bile ötesinde olanaklar sağlayabilecek olan genetik mühendisliği veya doğal kaynakların kullanımının azalması için hala yürütülmekte olan çalışmaların başlangıcı nazi kamplarında gerçekleştirilen deneylere dayanmaktadır. Etik olmayan yollarla genelde yahudi veya farklı ırklardan esirlerin üzerinde gerçekleştirilen, insan bünyesinin farklı durumlara nasıl adaptasyon sağladığı veya ne kadar dayanıklılık gösterdiğini öğrenmek amaçlı olan bu deneyler günümüzde insanlık suçu sayılmaktadır.
Üstün ırk ilkesini benimsemiş olan nazi topluluğunun, savaşlarda sahadaki askerlerin daha fazla hayatta tutulabilmesini amaçlayan bu deneylerin bir kısmı hala öğrenilememekle beraber bilinenlerin birkaç örneği şunlardır;
Soğukta Bırakma Deneyleri: Soğuk bölgelerde gerçekleştirilen çarpışmalarda askerler hipotermi ile sürekli karşı karşıya olduğundan buna karşı sağlam bir tedavi arayan doktorlar, esirler üzerinde dondurucu soğukta çıplak bırakılarak belirli testlere tabi tutularak tedavi yolları arandı.
Yüksek İrtifa Deneyleri: İnsanın G kuvvetine veya yetersiz oksijen basıncına karşı olan dayanıklılığını test etmek amaçlı yapılan deneylerde, denekler yapay atmosfer odalarına kapatıldılar, birçok esirin beyin ölümü gerçekleşirken bir çoğu da yaşamını yitirdi.
Kalıtsal Özellikleri Değiştirme Deneyleri: Tıpta modernizm arayışı uğruna küçük çocuklar üzerinde uygulanan göz rengi değiştirme veya iskelet yapısını değiştirme gibi deneyler, katarakt içine verilen renkli solüsyonlar ve omurga üzerine parçalar yerleştirilmesiyle gerçekleştirildi.
Başta Hitler’in ölüm meleği lakabını almış olan Joseph Mengele, Horst Scuhmann, Herta Oberheuser gibi doktorların öncülüğünde yapılan bu deneyler her ne kadar günümüzdeki basit ağrı kesicilerden ileri tıp cihazlarına kadar elde edilen bilgi birikiminin başlangıcı da olsa insanlık suçu olmakla birlikte bir katliamdır. Çocukların da dahil edildiği bu deneyler tarihe kara leke olarak düşmüştür. Vicdanen büyük sorunlar yaşayan nazi doktorları ve subaylar savaş sonrasında itirafta bulunmuş ve ardından bir çoğu kendi ötenazi teknikleri ile intihar etmişlerdir.