Yıkılmadım ayaktayım ama nereye kadar. Acılarım var, dertlerim, sıkıntılarım, sorunlarım, düğümlerim var nereye kadar? Diyerek bağırasım var denize doğru yönelip bende o yolunu yönünü kendini şaşırmışlar gibi, hayatından bezmişler, kadere, feleğe isyan edenler gibi. Biri de dönüp kardeş sen salak mısın der mi? Yoksa benimle birlikte oturur dertlenir o da isyana vurur mu kendini? Hangisidir olması gereken? Hangisi doğru davranış biçimi? Ters tepki verenler gözünü biraz olsun açabilmiş değil mi? Onlar biraz yolunu bulmuş gibi geliyor aklıma. Ne gelse Allah’ tandır deyip kabullendiremedik nefsimize. Dilimiz tabii elhamdülillah, çok şükür diyor ama kalbe bak sen, yüreğinden geçene bak. Dili kalbe indirememişiz gerçek manada. Sanki dünya başımıza yıkılmış gibi, yarın idamın gerçekleşecekmiş gibi davranıyor, davranmayı beceremesek bile o moda sokuyoruz kendimizi. Bizden daha kötüleri bile dönebiliyor, hidayet bulabiliyorken, dünyanın en yamuğu, en düzgünü olabiliyorken, tüm herşeyini kaybetmesine rağmen başarabiliyorken, senin, benim aslında o kadar da mühim bir problemimiz yokmuş be! Sürekli başımıza bir iş geliyor sadece gelir, olsun deriz, alışırız deriz, hayat böyle işte deriz, olacağı varmış deriz ama bir türlü neden geldi, ne yaptım, nasıl oldu, nasıl olmalıydı ve en önemlisi de, nasıl düzeltmeliyim, nasıl telafi etmeliyim diye hiç sormuyoruz. Başımıza geliyorsa bir sebebi var, ders çıkarılması gereken bir şey var. Yıkılmadım ayaktayım ama iyi de değilim. Çünkü şükürsüzlük, sabırsızlık, hata üzerine hata, umursamama, aynı şeylerin tekrarı, aşırı samimilik falan insanı yoruyor. Ayağımızı yorganına göre uzatmıyoruz. Bir değil, iki değil, üç değil hiçbir zaman denk alamadık ayağımızı ya! Bu gidişle çok şey başarsak bile zevkini tadamayız, bizi tatmin etmez, mutlu etmez. Yorgunluktan sadece yıkılmayıp ama yan yattığımız yerden izleriz anca. Acıların, dertlerin, sorunların, problemlerin falan filan kaynağı biziz. Biz kendimize değer vermezsek, kendimiz için çalışmazsak, kendimize bakmazsak, sorumluluklarımızı bilmezsek, hayata doğru açıdan bakmazsak işte hayat böyle deyip geçer gideriz. Ölmeden önce bir bakarız ki, hayat böyle değilmiş, biz hayatı böyle yaşamışız deriz!.