Sevgilisiyle her gece yaptığı gibi rutin cilveleşmelerini tamamlayıp,kapatılmışlardı telefonu. Ve yatağına yatarken,içinde kendisine duyduğu öfkeyle konuştuklarını tek tek gözden geçirdi Elif. Kızıyordu kendine. Hem de çok kızıyordu. Neydi onu böylesine iki tatlı söze bağımlı yapan. Yalan olduğunu bilse dahi karşı cinsin ilgisi,iltifatları olmadan yaşayamayacağını düşündüren. Kendi içine dönmesine engel olan şey neydi? Hep bir kalabalık arzuluyordu,o kalabalığa durmadan kendini ispatlama çabası içine girerken buluyordu kendini. İki güzel söze onlarca adamın yatağına girmişti. Üstelik,normal şartlarda iki kelâm dahi etmeye tenezzül etmeyeceği adamların. Arkasından konuşulanların farkındaydı. "Kaşar,erkek delisi,onun bulunduğu yerde kocalarınıza göz kulak olun" gibi gibi. Kocalarını,durmadan ellerinde tutmak için çabalayan aciz varlıklar,yine kocalarının acizliklerinden dolayı onu suçluyorlardı. Oysa o bir şey yapmıyordu ki. Sadece,o çok değerli kocalarına gerçek kişiliklerini ortaya koymaları için kapı aralıyordu. Ve onlar da günlerce aç kaldıktan sonra koca bir et yığını görmüş köpekler gibi koşarak geliyorlardı. Şimdi bu kadınlar,kocalarını tehlike unsuru olarak gördükleri her kadından köşe bucak saklayıp,ondan sonra bir araya geldiklerinde ne kadar huzurlu yuvalarının olduğundan bahsediyorlardı. Oysa kitapta da dediği gibi "eline hiç kötülük yapma fırsatı geçmemiş birine iyiliğinden dolayı teşekkür edebilir miyiz?" . Peki ya kendileri. Gercekten samimi bir ilgi,özel hissettirilme durumu karşısında kaçı sadakatini koruyacaktı acaba. Kaçı Elif gibi sevgisizlikten ölecekmiş gibi hissederken,karşısına çıkan sevgi fırsatını ellerinin tersiyle iteceklerdi. Yaptıklarını temize çıkarmaya falan çalışmıyordu. Hatta "namussuzun"teki olduğunun farkındaydı. Oysa onun da yaptığı tek şey "kendini sevdirmede ileri gitmesiydi". Herkesin onun hakkında bir fikri vardı. Kimisine göre güzel,kurnaz,işveli,ateşli bir kadınken,kimisine göre de aşağılık orospunun tekiydi. Oysa kendisi kendine ne gözle bakıyordu bunu bilmek isterdi işte. Kendine dönebilmeyi isterdi. Bu kadar sevgi arsızı olmamayı isterdi. "Namuslu" bir hayat sürmeyi isterdi. Peki Rab'bi ona ne gözle bakıyordu acaba. O da herkes gibi onun aşağılık bir orospu olduğunu mu düşünüyordu. Peki öyleyse neden kesmiyordu cezasını. Ya da karakteri yüzünden bu kadar acı çektiğini,değişmek için çabalayıp her defasında yeniden tökezlediğini gördüğü hâlde neden ona yardım etmiyordu. Öldüğü zaman O'na tek bir soru soracaktı "bana neden "normal" bir karakter vermedin?"