Zamanla her şeyin geçeceğini inandırdım kendimi ama inancım derinden sarstı beni, götürdü birçok şeyi. denizleri, balıkları, dalgaları ve kayaları. ama şiirleri getirdi. alfabeme sığmayacak acıları, şiirlere döktüm. üstüm ıslandı. tepeden tırnağa, saç diplerime kadar, acıya boyandım. ama bu renk bana her şeyden çok yakıştı. hüzne boyanmış kalın dudaklarıma yakışır sürdüm rujumu, gül kurusuydu. sonra aylar geçti, insanlar, yağmurlar, karlar ve dolular. hiçbirine çarpmadan, değmeden saçım, dokunmadan ellerine, usulca, sessizce ben de geçtim. üstelik hiçbiri sevemedi bu halimi, kasvetim çekti her birini. fırtınama bir yenisini ekledim. cehenneme dönüştü içim, cehennem yarattım, düşürdüm, kaydırdım her birini. bir hatada, tek hatada bir çizdim hepsinin üstlerine, boyladılar cehennemi. yaktım hepsini. cehennemde en çok cehennem yanarmış, bunu da öğrendim.