Kimseyi onun gibi sevemez di çünkü yüreği ona dokunmak onu hissetmek istiyordu kokusu sinmişti
Üstüne her nefes alış verişlerin de onu daha çok özlüyordu
Sevdanın delisi olmuştu kirpiklerinde kelebek misali çırpınışlarını izlerdi kimseyi onu kadar
Sevmeyeceğini düşünürdü hep geceler sancı olup onu işlerdi köz gibi yüreğine sureti geldikçe aklına
Soğuk terler akardı vücudun da halbuki cayır, cayır yanıyordu bedeni ne çok ölüm yaşamıştı oysa yüreği saç tellerimden ayak uçlarıma kadar intihar etmişti Bedenim..
Şimdi ise ölüm soğuk bir mevsim dudaklarımda,
Ne kadar da azaldık daha yaşayamadan elini tutmadan kaydı bütün yıldızlar gözlerimin önünden şimdi ise şahit olamadığımız İklimler geçiyor ayaklarımın altından
Bir zerdali ağacının çürük kokulu sokakları benim kentim ölüleri uğurluyor sanki görünmeyen arka sokaklarında törensiz gömülen hayaller.
Kimsesizler mezarlığına gömülmüş
Bir beden,
Sızım sızım sızladı yüreğim topraklarına
Dokunduğunda
Bir cümleyi anımsatıyor kalbim
Hangi mevsimi yaşatıyorsun bilmem ama
“Ölüm soğuk bir mevsim dudaklarımda “