Günler geçiyor, yaş kaçsa ömrün dörtte biri varsayalım. Çabaya değer bu hayat, peki ne uğruna? Hiç uğruna diyelim. Çünkü dilekler korkutucu güzellikte gerçekleşiyor. Gerçek bir ariyet hâli var. Sonra rüsvay oluyoruz, yani oluruz. Arınan bir ruhu taşıyabilir misin? Ya da arınmaya cesaretin var mı? Mesih yolunda seven iki kişiden daha az seven kendisini feda etmelidir. Arınmak feda etmek içindedir, ideal ise feda etmeden de olur. Nefsin hoşuna gidecek çok şey oluyor bu aralar, gerçi dua etmişti bu aciz. Ama korkuyor kendisi, ruh bundan rahatsız. O bu tatminleri hiç istemiyor, melankolik olma sebebi bundan ileri geliyor bazen. Cenaze sükûneti istiyor, geriye o kalacak zaten. Hepsini feda etti çok geçmeden, olmadı edecek.
Hiçbir anlamı yok bu dünyanın, öyle bir çehreye bürünmüş ki sadece savaşırsın onunla. Barışamazsın onunla, peki bunun sebebini hiç sormuyoruz. Kader bunu emretmiyor, insan ruhu kirletiyor. Mutlu olmak istediğinden, bir şeyi daha mülküne sokmaya çalıştığından, iğrenç tanıdıklarını savunduğu için, çocuklara öğretmediği için. Komik değil, bunlar ve daha fazlası bu hâle soktu. Bir kibriti küçümsediler, sonuçta yangın çıktı. Anlamadıkları konu bu. Aşktan bahsediyor hâlâ, aciz şey. Sevgiden de bahsetmeye bir çabası var. Eros gibi bir şey mi deniyor kim bilir? Hiçbirinin zerre kıymeti kalmadı, siz insan olana dek ruha ne mutluluk ne sevgi ne de neşe girebilir. Sadece ciddiyet, bilgelik, yaşam. Çünkü bunlar eksik, diğerleri yeterince yılışık seviyede gayrimeşru koşullarda mümkün. Ve haberlere bak, ne hâle gelmiş? Gelmemiş, getirmişler...