Bugün anladım. Ondan başka kimsem yokmuş. Birkaç gündür ondan kalan boşluğun içerisinde, gözüne ışık tutulan tavşan gibi sağa-sola bakmaktayım. Aylardır hatta onu tanıdığım andan itibaren Allah'a "Onu bana nasip et Rabbim" diye yalvarışlarıma olumlu cevap gelmiş gibiydi. Onu yeniden kazanmanın verdiği sevinci yaşıyordum. Şükürler olsun, her gece şükrederek uyuyorum. Ona aşık olarak şunu öğrendim, ona aşık olmayı bana nasip edene aşık olmak.... Ve yine bir şeyler oldu, ortadan kayboldu aniden. Saklanbaç oynamayı seviyor sanırım. Ömrüm hep onu aramakla geçecek. Şikayetçi değilim. Kısa süreliğine de olsa ona koştuğum yolda onunla yürüdüm. Şimdi kokusu daha yakın. O şerefsiz mesafelere rağmen.
Yarın için düşüncelerim kalktı. İnsanlar bu düşünce evresine depresyon diyorlar. Ama hayır asla depresyona girmeyeceğim. İnsanların bir vizyonu ve misyonu olmalı. Misyonum ona faydalı biri olmak, vizyonum, misyonumu her ne olursa olsun muhafaza etmek. O bir başkasıyla da olsa mutluluğunu kollamak. Bu yüzden her gece dualarıma şu cümleyi eklemeden uyumam... "Allah'ım sen ona zarar verecek kötü ve pis düşünceli insanları ondan uzak eyle, onu kalbi güzel, sevgisi güzel, vicdan sahibi insanlara rast getir" (AMİN)
Çünkü düşünmeliyiz.... düşünceli olabilmeliyiz. Hepimiz aynı yoldayız ama peşinden koştuğumuz insanlar farklı... Sevgi bir tanedir yolu da birdir. Ancak bundan aldığımız hazlar ve tatlar farklıdır. Bir pilav her lokantada aynı tatta olmaz... Her bedende de aşk aynı olmamalı. Ama vicdan, merhamet, sadakat bunlar bir tanedir. Ondan kalan şeyler size acı vermemeli ya da onu hatırlatan her neyse onlar kötü değil. Onlar dostunuz, o güzel bizim için, o özel bizim için, o belki de tek o belki de en çok sevecek olduğumuz bizim için, ondan kalanlar da güzel olmalı, o olmasa da onu sizin yanınızda tutan şeylere kötü dememeliyiz.
SEVGİLER