Operatörün Son Çağrısı
bir teselli mesajıyla uyanır hatıralar,
acıyla keskinleşmiştir bütün operatörler
ayrılık; bütün ihanet mektuplarına, korkunç mahlas.
bir sırrın açığ'a alınması gibi
lanetli yamaçlarda sallanıyor tümörü
korkuyla gidenleri biriktiriyor kalpler
intiharın onuru, aşklar habersiz
gökyüzünden tırmanan ölüm
ayaklara dolanan sancılar
kırık bir basamaktır,
günahsız cinler dolanıyor..
gökyüzüne çıkan bir merdiven,
kanadı kırık bir güvercin yuvası
şu çölü geçmeden, intiharı geçmeli..
operatörlerin sofrasında, biriken papatya örneği
felaket ayrılıkların, başını öne eğmeli
yağmurun sırrından sonra
cennetin kapısını aralayan kadından haber alınamadı.
bir kornea'nın geçitinden
çıplak göz altı morlukları
fondötenle kapatılan gözyaşları
muazzam bir hüzünün, adını kapadı
belirsiz bir kadının..
özgür bir rüzgar misali
savrulup gidecek gibiydim
eşgalim samsun,
masamın üstündeki beyaz gelinlik
efkarla toparlandı, aşklar..
senin tesadüf gelişlerinin, kefiliyim
içimdeki kutup gecesi, kırık bir kış günü
operatörle eneklerken, kandıramadım yaralı kalbi
acım, azdı,
acımazdı.
gözyaşları ıslar, bir gelinliği
sağanak altında bir pencere icad olur
alkışlamak lazım bulutları
gelinlik, gözyaşlarıyla oluşan şelale
acı bir tanımlı artık beyaz..
ayrılıklara birkaç kilometreler kala
içki kadehler,
sadakatsız hatıralar masamızda
darmadağın, kapanı verecek kırılan kadehler
masamızda ağlayan bir göz..
hayırsız hatıralar, sembolik bir ölüm ritmi
ifadesiz bir sonbahar akşamı,
yapraklar taşkın..
süratlı rüzgarın, yamaçları..
gülüşümün yedek kapısı
bir fondöten anahtar
buralarda her şey kırık dudaklara açılıyor
dudaklarımın adı fiyaska
ağır gecelerden gelen "olsun" şarkısı
arkada kalan çok eski bir aşkın hatırlanması
rüyalarda saklanan bir kırılganın saç teli
bir kadeh çatlar,
dalgın ağrılı beyaz sulara gömülürdü,
hatıranın tanımı
şairler her gece bir sevgili öldürür!
kadehlerde nöbet tutan,
bir hatıranın kuşbaşı hasreti
çatık kaşlı ruhum'a
bir damla ölüm duyarlılığı
adresim yok artık,
bütün kent karanlık
gizli bir hatıra açığa alındı..
ben sana bir çiçek yoluyla ulaşmak isterdim.
ve bir papatyanın tanımını geçerdi haber bültenleri..
bugün bütün operatörler acı çağrısı yaptı
kırık bir aşkın tarifini oluşturdu karanlık
yasaklanmıştın birkaç parça şiirle
oysa ben sana;
şiirler biriktiriyordum edebiyat defterimde
ben seninle sakarya'nın dar sokaklarında koşma ihtimalini sevdim,
sen yoktun.
buğulu camlarda yazardım adını,
sen yoktun.
ellerimde lekeli yıllar, karanlık duvarların pürüssüz kabusu oldum çoğu kez
bana bir parça özlem ver, gözkapaklarında adım dolaşsın.
avucun,avucuma yerleşmiş sağduyulu bir tabiat
ah! bu gece de çantam da ezbere şiirlerim var
terk edilmiş bir ülke biliyorum
hatıram da uzundur, özlemim de
sımsıcak bir "bal"ın soluğu
büyük harflerle yazılmış sevgi çukuruna düşüyorum şimdi
gözbebeğinin altından, haber alınamadı cennet kapanmış.
kurak bir mevsim, beklentilerle süslenmiş yaz
senin bana tesadüf gelişlerine kefilim
sessiz kararların ortasında, sakaryada bir cafe'nin çatısında avlanan ömür
samsun'da canlı bir özlem saldırısı
tabiat'a karışan gözlerindi oysa..
sana titrerdi bir yoksul çocuğun,
ödünç verilmiş buhran kalbi..
sesine zulmeden, zarif bir öfke hipodromu
bu şehirde serseri aşıklar koşar
kuytu köşelerde anlatılır sevgili masalları
tertemiz dudaklarda çalkalanır ayrılık kelimesi
bir sokağın bitişinde karşılar bizi
tam da tanımlanmamış darbeleriyle..
karanlıkla geliyorsun, mavi ile gidiyorsun
saçlarına iner gibi yoksul hücrelerim
acınası ayrılıklarla ayrılıyor moleküller
oysa hiç şansım kalmadı,
kırık bir kadınla baş başa kalmaya..
melih özyıldırım