Ötenazi Nedir?
18. yüzyıl zamanlarında isimleştirilmiş olan bu tekniğin, daha öncesinde de dinsel törenler veya bazı ayinler sırasında benzeri teknikler görülmüştür. Ötenazi, kişinin tedavisi olmayan bir hastalığa yakalanması veya hastalığın tedavi edilemeyeceği noktaya geldiğinde, vücuduna yüksek dozda ölümcül ilaçlar enjeksiyon edildikten sonra acısız veya çok az acıtan bir şekilde hayatına son verilmesidir.
Günümüzde bir çok ülkede yasal olmayan bu yöntem, Amerika’nın bazı eyaletlerinde, Belçika’da ve Hollanda’da yasal olmakla beraber, iki farklı çeşidi vardır. Pasif ötenazi ve aktif ötenazi olarak adlandırılan bu iki metodun farkları, pasif ötenazi kişinin hastalığına dolaylı yoldan (ilaçlarının verilmesi kesilerek veya yaşam destek ünitelerini kapatarak) müdahale edilmesi iken altif ötenazi kişiye doğrudan ölümcül ilaçlar enjekte edilerek yaşamına son verilmesidir. İki çeşidinin de yasak olduğu ülkeler olduğu gibi bazı ülkelerde pasif ötenazi yasaldır. Hasta eğer kurtarılamaz durumda ise ağrılarının ve acılarının son bulması için uygulanan bu yöntem aile izni ile yapılabilmektedir. Ülkemizde tamamen yasak olan ötenazi, bir çok dine göre aykırıdır. İslam da bu dinler içinde yer aldığından daha çok Avrupa bölgesinde ötenazi uygulamaları görülmektedir. Her ne kadar yasak olsa da Türk doktorlardan ve hemşirelerden öğrenildiğine göre, meslek hayatlarında birçok kez ötenazi isteğinde bulunan hastalar olmuştur. Bu isteklerin yerine getirilmesi durumda ise doktorlara uygulanan yaptırımlar genelde cinayet işleme suçundan yargılanmaktır.
Kişilerin kendi hayatları üzerinde söz hakkına sahip olması gibi düşünceler ile ötenazi yöntemini savunan ve yasal olmayan ülkelerde bunu yasal hale getirmek için toplanmış örgütler vardır. Dini boyutundan önce vicdani boyutunu düşündüğümüzde bu durum, ümitsizlik içinde olan hastaların son umudu olabilmektedir, acısız bir ölüm.