Öyle uzaksın ki bana,
Ve öylesine yakın ve içimde..
Evine varmak bu kadar zor olmamalı.
Koca bir bilinmezlik var kalbimde.
Kaldırmış yumruklarını,
Dinlenmeden vuruyor sanki.
Her yeni saat daha sert daha sert..
Sandıklarımla sıkışıp kaldım bu kuytuda.
Beni bu kuytudan çıkarmadın belki ama,
Burada nasıl yaşanır öğrettin.
Bağırmanın ve daha çok anlatmanın,
Bir işe yaramadığını,
Sadece yankısı olduğumu,
Kelimelerin bazı anlamlara gelmeden tuzak kurduğunu,
Sabretmeye ve gülmeye alıştım.
Karanlığında bir dili olduğunu öğrettin.
İki nokta arası ağrıyan bir düğüm,
Çözülse kısık ateşte pişerim yalnızlığa.
Çözülmezse yanarım belki kim bilir ?
Göze inen perdeyi kim kaldırır en çok ?
Bendeki seni senden başka kim görebilir ?
Seni zamana karşı kim böyle koruyabilir ?
Mücadelem ve yaşama sevincim aynı masada.
Uçmak çırpınmakmış biraz ,
Ayaklarındaki betonla koşmakmış sevda.
Bizim en akıllımız İsmet abiydi.
O da ayakkabısının altını boyuyordu zaten.
Bir duanın kabulüyle başlayacak her şey.
Bana ait olmayan yanlarınla tanışacağım.
Kalbime işlenen en derin sabır gözlerin olacak.
Ruhumu yansıtan en anlamlı ayna gülüşün.
Ellerin yeryüzü bahçeleri.
Kalbimin en derini.
Kavuşma rüzgarı esecek diye ,
Pencereleri açtım durdum.
Sabrın savurduğuyum ben.
Umarım bir gün önüne düşerim..