Kilitlenmiş düşlerin anahtarı zihnindeki gölgelerde gömülü. Ve sen kendi gölgene zıt giden adam. Sen, haykırışlarını bedenine sarıp kendini infaz eden insan.
Yakarışların var sonsuzluğa uzanan. Alay eder gibi hayatla, düşüncelerin var birbiri ardına istiflenmiş. Karşısın ona ve ondan doğanlara. Aranız iyi değil ve her bir aydınlanmanda daha da kötüye gidiyor gibi aslında.
Zor bir seçim seni bekler daha ilk adımda. Ya kapılırsın sistem denilen olguya ya da rest çekersin bütün umutlarına, bilinmeyenden gelen kızıl yeleli hayalet atınla.
İlk engel kendi kimliğin. Hadi ez geç onu kır zincirlerini, kaosa sakladığın keskin baltalarını sapla ona ve ateşten mızrağınla deş göğü.
Zaferlerin yok ve sen bir kaybedensin, yağmurun toprağa süzüldüğü an gibi defnedildin yaşamdaki ilk anında.
Ah hayat, resmedersin her şeyi. İlkbaharda hayallerden kuyruklarını yapıp uçurttuğumuz uçurtmalar gibi.. Hiç bitmeyen bir bağla bağlarsın bizleri ve salarsın ipleri.
Uyanmak. Sıcak bir yataktan sıyrılıp soğuk bir küvete uzanmak gibi. Adrenalini hücrelerine kadar işleyen su damlalarıyla ıslatmak bedenini. Buğulu bir camın ardından bakmak gibi gözlerini aralamak. Sonrasında, daha önce hiç bu denli net göremediğin açıdan görmek o muazzam düşleri.
Göz bebeklerin büyüyebilir. Korkma! Parmakların üşüyecek ardından ve sonrasında ellerin, cinayet zanlısı bir insanın elleri gibi boğacak o hisleri, beslediği bütün var oluşlara inat.
Muazzam denebilecek ölçüde büyük olan isteklerinin volta attığı ana caddelerde dolaşmayı bırak. Umutlarını atlat ilk yol ayrımında. Arkana bakma sakın ve uzaklaş ondan, bir katilin edasını takın yüzünde. Korkma! Cinayet olgusunun ilk adımı vazgeçmektir kurguladığın umutlarından. Çünkü onlar farkında olmasan da beslenir sana ait olan yaşamından. İzleniyorsun hissiyatına kapılma ve yürümene devam et.
Tanıdık yüzler göreceksin her köşe başında. Onlar umut bekçileri, bellerinde ateşlenmeyi bekleyen öldüresi umutsuzluk hisleri. Dik dur ve telaşa kapılma. Düşleme bir sonra ki adımı, kurgulama. İlgilerini çekecek başka bir kaçak umutla oyala onları. Ve tırman düş patikalarından, kokuşmuş ve terkedilmiş bir çöplüğü andıran o yüce tepeleri.
Zirveye vardığında soluklan. Gökyüzüne bak ve bir meteor hayal et. Kızıla boya onu, alev kızılından bir gezegen gibi çiz irili ufaklı çehresini. En uç ve ulaşılmaz noktaya çıkar onu ve kes düşmesini engelleyen o görünmez iplerini.
Ufuklara bak. Hiç bu kadar berrak göremediğin o ufuklara. Sana ait olan düşleri bekleyen ufuklara. Bütün duvarları yıkıp, egoları asıp ve umutları hiç tereddüt etmeden terkeden o ulaşılmaz ufuklara bak.
Seni bekliyorlar. Kurak toprakların asırlardır suyu beklediği gibi seni bekliyorlar. Kulak ver, karanlıkta kalmış düşlerin seni çağırıyorlar. Önem vermediğin, görmezden geldiğin ve üstüne basıp çiğnediğin düşlerin. Hiç bitmeyen ve her geçen an bitmeyene bir yenisini daha ekleyerek büyüyen o düşlerin, tekrar yeşermek için yeni bir başlangıç için seni arzuluyorlar.
Kızıl gezegen düşüşe geçti ve son anlarındasın surlarla çevirdiğin, sokaklarında umutlarınla raks ettiğin o harabe şehrinin. Son kez kralı oynuyorsun, şatonun tek ve o küçük penceresinden dışarı bak son defa. Veda et devasa yaşanmışlıklar şehrine. Son defa selamla onları sanki ilk defa yitiriyormuşsun gibi soğuk olsun ve buruk. Son defa kandır onları tekrar dönecekmişsin gibi elveda de ve gülümse. Kaldır ellerini, yumruk yap ve üst üste koy. Tıpkı direnen, körelen, çizgilerini bile hatırlamadığın o sıska kanlı eller gibi.
Ateşi ardına alan gezegenin gölgesi kaplıyor bütün şehri. Ve saçaklarından başlayan efsanevi bir kaos dağılıyor şehrin sokaklarına. Kaçış yok ve son yaklaşıyor umutlar için. Şehrin surları yıkılıyor her bir çıldırış darbesiyle. Değersiz olan bütün o egolar yanıyor, kızılı siper etmiş o eşsiz gezegenin kavuran yaklaşımıyla.
Uçurumun kenarında dur. Saplantıların şaha kalksın, korkuların onlara eşlik etsin. Yarattığı cehenneminde karanlığa gömülsün o hiç bitmeyeceğini sandığın hislerin. Son bir defa solu yaşadığın ve vazgeçmek üzere olduğun küle dönmüş o yıkık dökük şehrini.
Gözlerini kapat. Ve bırak kendini uçurumdan o uçsuz karanlığa. Öldürdüğün umutlarından var ol yeniden ve uzat ellerini düşlediğin o eşsiz ufuklara. Kendine ait olan düşlerle resmet o muazzam gezegenini. Düşün ve bir daha düşle. Her şey aslında Hiçti oysaki.