Tek ihtiyacımız olan özgür ruhlar.Ya kalbimiz tutsak ya da beynimiz.Kalbi azat etmek için sevmek yetiyor mu?Peki ya beynimiz?Başkaları tarafından kumanda ediliyor adeta.Düşünmemiz istenmiyor.Sadece zorla empoze edilen düşünceleri benimseyip bir robot gibi kabullenmemiz isteniyor.Düşünmeyen,üretmeyen,hayal edemeyen bir beyin nasıl özgürleşebilir?Bizi var eden düşüncelerimizdir.Parmak izimiz gibi düşüncelerimizde hayatımıza vurduğumuz damgamızdır.Hayal etmeden nasıl yaşanır ki.Bir saniye sonrasını göremeyen biz insanlar hayallerimizle yaşarız.Bazen yıkılsakta ayağa kalkmak için yeni hayallere sığınırız.Hayaller hayatın acımasızlığına karşı en iyi sığınaktır.
Yıkımlardan sonra yaralarımızı iyileştirebileceğimiz sığınaklarımız az belkide.İnsan ya bir hayale sığınır yada kalbine.Burda da özgür bir kalbe ihtiyaç duyulur.Çünkü tutsak bir kalp kendi esirken başka bir yaraya nasıl merhem olabilir?
İnsan en çok kendiyle mücadele eder belki de.Bu yüzden ruhumuzu özgürleştirebilmemiz için önce kalbimizi ve beynimizi azat etmeliyiz.Yani kendimizi azat etmeliyiz.Bir insan ancak böyle iyileşebilir ve özgürleşebilir.Kalbi özgürleştirmeye severek başlanır evvela;ama bu tek başına yeterli olmaz.Bir kalpte güven duygusu yoksa özgürleşemez ve belki de en önemli unsurdur.İç rahatlığı dediğimiz kavramı güven duygusuyla yaşarız.Bir insanı sevmiyorsak bile ona güveniyorsak içimiz rahattır.Ama bir kalp ne sevgisiz özgür olabilir ne de güvensiz.Geriye kalanlar kendiliğinden gelir zaten.
Kısacası ruhunuzu özgürleştirmek istiyorsanız işe kalbiniz ve beyninizle başlayın.Dediğim gibi geriye kalanlar kendiliğinden gelir zaten.Ve son bir not:Bu dünyada gerçek özgür kişiler ruhu özgür kişilerdir.Çünkü onlar ruhu,kalbi ve zihni barışık yaşayanlardır. Yani ilk yaradılış ayarlarına uygun yaşamak özgürlüğe ilk adımdır.