Özgürlük
Bakıyorum camları tozlu olan okul penceremden. Karşımda ileri geri koşuşturan küçük bir kız çocuğu. Sanki tüm zorlukları aşmış özgürce hareket ediyor. Yüzünde sebebini bilmediğim bir gülümseme. Onun gölgesinde ben de mutlu oluyorum. Kafamı mavi göklere çeviriyorum. Sayısını bilmediğimin bir kuş sürüsü. Nereye gittiklerini bilmediğim. Hepsi bir arada, mutlu olduklarını tahmin ediyorum tabii bu dışardan bakıldığı üzere. Bu sefer etrafıma bakışlar atıyorum. Kimsecikler yok. Gördüğüm kız çocuğu da artık koşmuyor ve gülmüyor. Annesi elini sımsıkı tutmuş, hiç bırakmıyor. Küçük kız, elinden şekeri alınmış masum çocuk gibi ya da başkaları tarafından söz verilip o söz tutulmayınca üzülenler gibi başını öne eğmiş, annesini bekliyordu. Özgürlüğü elinden alınmıştı. Onu o halde görünce ben de üzülüyorum ve bu sefer kendime bakıyorum. Üstümde okul kıyafeti, sınıf bomboş, çalan ders zili, çok geçmeden dolacak olan bir sınıf. Yalnızdım bu zamanda ama mutluydum. O küçük kız çocuğu gibi.Anlıyorum ki yalnızken geçirdiğim dakikalar daha güzel. Tabii herkese göre yalnızlığın manası farklıdır. Kimilerine göre kulak çınlamısıdır. Kimilerine göre bir depresyon sebebi. Ama bence yalnızlık tek başına kaldığını düşünen bir ağaçtır. Aslında o da yalnız değildir. Gündüz vakti, güneşle sohbet eden, birçok hayvana ev sahipliği yapan, çiftlerin baş başa kalmasını sağlayan; gece vakti sayısını bilmediğimiz kadar parlak noktalarla, doğanın ilham veren melodisi, usul usul esen rüzgar. Bir ağacın yalnız olabilme ihtimali yoktur. Ayrıca ağaçlar özgür canlılardır. Belki bir yerde bir yere gidemiyorlar ama kalplerinde özgür olduklarını düşünerek bu zorlu hayatı yaşıyorlar. Düşünsenize belki de en özgür canlı bir tırtıldır. Hiç kimse o hayvana karışmıyor kendini koruduğu sürece. Zamanı geldiğinde kelebek oluyor, istediği kadar beslenebiliyor. Hiç şüphesiz en özgür canlı o dur. Ha bir de kuşlar var. Onu da sizin hayal gücünüze bırakıyorum.